Dr. Hikmet Kivilcimli gibi, tüm ömrünü mücadeleyle , bunun 22 yilini hapiste gecirmis, onlarca kez gözaltina alinip en vahsi iskencelere karsi direnmis, onlarca eser yazmis bir insanin hayatini mücadelesini ve eserlerini anlatmak cok zor... Ancak zor da olsa onun 26. ölüm yildönümünü olan bu yil ona baglilik ve
sayginin geregi olarak bu görevi yerine getirmeye calisacagiz. Doktor, süphesiz ki sadece yukarida genel hatlarini cizmeye calistigimiz yasam cizgisiyle bile kolayca görülebilecegi gibi siradisi bir insan... Olaganüstü caliskanlik, fedakarlik, direniscilik ve engin bir halk sevgisi, sosyalizme sarsilmaz bir inanc onun kisilik özelliklerinin köse taslari. Yine Dr. Hikmet Kivilcimli`nin onbinlerce sayfayi bulan bilimsel, inceleme, arastirma yazilarina bakildiginda bilimsellikteki titizligine "somut sartlarin somut tahliline" büyük bir özen gösterirken, dokmatizmden ise bir o kadar uzak olusu ; hatta dokmatizmi bilimsel yaklasimin düsmani olarak görmesi doktor`un en büyük özelligi...
Bu genel degerlendirmenin ardindan Kivilcimli`nin hayatini kisaca inceledegimizde de görüyoruzki, o cocuklugunda da sira disi bir insan ve icinde yasadigi günler 1. dünya savasinin Balkanlari ve Anadolu`yu saran yanginin ici. Ve iste bu kizil yangin ortaminda Kivilcimli`nin kisiligi sekilleniyor. Ve celik böyle sertlesiyor. Kaya gibi saglam, celikten bir yay gibi esnek, prensiplere-ilkelere ortodoks baglilik ama bunun yani sira Marx'in da en cok sevdigi söz olan "insanim insancil olan hicbir sey bana yabanci kalamaz." özdeyisini adeta bir yasam felsefesi haline getirmesi...
En büyük yanilgilara düsen yoldaslarina bile olaganüstü toleransla yaklasma. Cünkü onlar Kivilcimli`ya göre insandirlar ve "insan yanlislar ve hatalar karmasasi" dir.O´na göre, "hatasiz insan ölü insandir." yine "is yapan hatada yapar." yeter ki bunlari telafi etsin ve kendini yanlislarinin okulunda egitsin. Iste Kivilcimli böyle yasamis bir insan ve onu böyle yasatan sartlar cocuklugundan itibaren ilmek ilmek örülmüs.
Kivilcimli 1902 yilinda Makedonya`nin Piristine kasabasinda doguyor. Babasi posta-telgraf müdürü, annesi Münire hanim ev kadini. Kosova`da bulunduklari sirada cocuk Hikmet hastalaniyor ve Bektasi türbesinde yatan Ali baba bir gece sandukasindan firliyarak Seher teyzesinin rüyasina giriyor ve diyor ki; eger cocugun iyilesmesi isteniyorsa Ali adiyla adlandirilmali o zaman Hz. Ali gibi kuvvetli olacak yoksa ölecek. Böylece Kivilcimli`nin adi Hikmet Ali oluyor. Yine Hikmet Ali henüz konusmasini beceremezken, Pakize teyzesinin okudugu kiz mektebine götürüldügünde siralarin üzerine cikip nutuk atar türde taklitler yapiyor. Iyiye alamet degil.
Kücük Hikmet`in babasi Hüseyin bey Yemen-Hicaz posta basmüdürlügüne gönderiliyor. Ve bu tayin Hikmet`in bir daha babasini görmemesi ve babasiz büyümesi sonucunu doguruyor. Bu dönemde Seher Teyzesi ve subay enistesinin yaninda yasiyor. Önce Bulgar eskiya baskinlari atlarilarak Drama`ya, oradan Serez`e geciyorlar. Bu sirada Aptülhamit devrilmis mesrutiyet ilan edilmis, vagonlara sinmis sarikli Aptülhamit pasalarinin kirmizi feslerini didik didik yirtip havaya atan "hürriyet" e taniklik ediyor Hikmet`in kücük gözleri. Oradan Izmir-Aydin-Mugla'ya gidiyorlar ve daha sonra tekrar Izmir Iki Cesmeli`ge dönüyorlar.
Balkan harbi patladigi gün cocuk Hikmet kendini tekrar Istipte buluyor. Uluslarin kanli göcü baslamistir. Ve kücük Hikmet bu göcmen kafilesi icindedir bu kez. Bir omuzunda tasimakta zorluk cektigi; Manliher tüfegi, yollarda kaybola kaybola yaya olarak köprülüye bir bugday vagonuna ulasiyor. Trenle yari ac inilen Selanikte; cocuklari insan ve hayvanlarin ayaklari altinda cigneyen panikin, bezirgan(tüccar) yaninda bir hafta cirakligin, kirk para kazanmak icin yarim saat süren tesadüfi hamalligin, yatilipta bir daha kalkilmayan ölümün ne oldugunu aci aci ögreniyor. Daha sonra bir aile kolunun bulundugu Istanbul`a geciyor. Zabit Murat dayisiyla oradan Kusadasina gecip, Delice Emin Efendinin iptpdai Rüstiye mektebinde egitime basliyor. Burada tahta tüfekle asker talimleri, ates-barut-bomba lakaplari. Efes harebelerinde sahici mavzerle hedefi 12`den vuruyor Hikmet ve ödül olarak Celal Nuri`nin "Tarih`i Istikbal" kitabini kazaniyor.
Bu günlerde dünya yangin yeri gibi, Nihilistlerin bombalariyla havaya ucan saltanatlar... Avusturya veliaht prensinin öldürülmesi ve ardindan patlayan birinci dünya savasi... Hikmet bu dönemde Kusadasinda ve kasabanin, her puslu günde Sisam adasindan sökün edip gelen Ingiliz Fransiz savas gemilerince bombalanmasi ve 3-5 yapisinin delik desik olmasi, Hikmet'in teyzesi Pakize hanimin 38`likle vurulmasi, insanlarin tavuk gibi öldürülüsü onun yasaminin bu dönemde icinde gectigi ortam.
Hikmet yeniden Mugla`ya gidiyor. Aydin Söke yollarinda dagilmis Osmanli ordusunun askerlerinin acliktan bitkinlikten can vermis hallerini görüyor. Burada egitimine devam ediyor. Mezarlikta kursuna dizilmis asker kacaklarini, her gece bir karakol basan eskiya Demirci`nin kestigi baslari, karakolda yapilan cesit cesit iskenceleri görüyor. Bu yillarda yaninda yasadigi Murat dayi ölüyor. Okul tatilinde vergi memurlugu yapiyor. Bu günlerde ekin harmanlarinin güzelligini yasiyor. Ve herseyden önemlisi o yil tarih Osmanli`nin bozgununa taniklik ediyor.Bu olay O´nu derinden etkiliyor.Yenilginin ardindan , Anadolu emperyalist güclerce isgal ediliyor.
Bilindigi gibi emperyalist isgale karsi halk kendiliginden kuvayi milliye adi altinda silahli direnise-gerilla savasina baslamisti. iste Hikmet, emperyalizme yenilmis ve teslim olmus osmanli ordusunun depolarindan silahlarin calinip kuvayi milliye saflarina ulastirilmasi eylemine basliyarak ulusal kurtulus devrimciligine ilk adimini atmis oluyordu. Bu adimi Ege bölgesinde faaliyet yürüten Yörük Ali Efe cetesine "kuvayi milliye gönüllüsü" olarak katilmak izledi. Yine ayni dönemde gizli genclik örgütlenmesi yoluyla emperyalizmle isbirligine girisen yerel yöneticilere yönelik hücumlarin organizatörlerindendi genc Hikmet.Yaninda kaldigi yakinlarinin yöreyi terketmesi üzerine , tekrar Marmariste sitmanin mezarliga cevirdigi köylerden gecerek Rodos adasi üzerinden Istanbul'a gelinir. Genc Hikmet burada Vefa lisesine devam eder. Okula kuvayi milliye kalpagi ve cizmeleri ile gitmektedir. Okul müdürü bu kiyafeti ögrencilige uygunsuz bulur. Daha sonra Sultani mektebi 9. siniftan sinavi kazanarak istanbul Tip Fakültesine girer. Tip Fakültesi'nin ilk günlerinde genc Hikmet'i bir mistisizm sarar.Ancak bu uzun sürmez.
Isgal altindaki istanbul'da ise sosyalistlerin mücadeleleri, dünyayi sarsan ekim devrimi, brosürler, "Kurtulus" ve "Aydinlik" dergileri kanalindan genc Hikmet'in sosyalizme varmasi kacinilmazdi. Üstün zekasi ve caliskanligiyla hizla partide sevilen bir insan konumu kazandi. 1925'de TKP'nin Besiktas Akaretler'de gerceklestirdigi 2. kongrede TKP merkez komitesine secildi. Ve MK icinde genclik sorumlusu oldu. Aydinlik dergisinde cesitli yazilari yayinlanmaya basladi. Ve yine bu dönemde Aydinlik özel genclik eklerini yazan ve yayina hazirlayan genc Hikmet'ti.
Kürdistan'da ortaya cikan Seyh Sait isyani ardindan TC istiklal Mahkemelerini kurdu. istiklal mahkemeleri döneminde Kürdistan'da isyancilar kursuna dizilir veya idam edilirken batidaki komünistlere yönelik tutuklamalar ve agir hapis cezalari pesi sira geldi. 1925'teki Takriri Sükun kanunu ardindan komünist hareket legal imkanlarini tümden kaybederek illegale itildi. Ve tutuklananlar Istiklal Mahkemelerinde yargilandi. Hikmet Kivilcimli da bu tutuklanma ve yargilanmalarda 10 yil kürek cezasina carptirildi. Ancak TC isyanlari bastirdiktan sonra tüm siyasi tutuklular icin af cikardi. H. Kivilcimli cezasinin 1 yilini yatmisti ve aftan yararlanarak diger cezasini yatmadan tahliye edildi. Ancak bundan yaklasik bir yil sonra 1927 sonlarinda Vedat Nedim Tör ve Sevket Süreyya Aydemir; komünist partisinin bu iki ileri geleni komünist düsünceden, kemalizme cark ederek saf degistirdiler ve burjuvazinin saflarina gectiler. Bu öyle masumane bir inanc degistirmenin ötesinde, bu sahislarin partinin arsivini de siyasi polise teslim etmesi gibi bir provokasyonla birlikte gerceklesti. Hemen tüm parti kadrolari tutuklandi ve desifre oldu. TKP fiilen likide (tasfiye) edilmis oldu.Dr. Hikmet Kivilcimli bu provokasyon sonrasi üc ay kadar hapiste kaldi. Hapisten cikar cikmaz güvendigi arkadaslariyla birlikte partiyi yeniden insa calismalari icindeyken bu kez "yukardan" sovyetlerden partinin basina yeni önder olarak gönderilen Laz Ismail'in (I.Bilen) 1929 baslarinda bir tevkifatta, izmir davasi sirasinda poliste birkac sopa yer yemez tüm partiyi ele vermesi üzerine 4,5 yillik yeni bir mahkumiyetle yüz yüze kaldi.
1929 yazinda, henüz 26-27 yaslarindaki genc Dr. Hikmet arkasinda cetin mücadelelerle dolu 10 yillik bir deney hazinesi, yüreginde en agir iskencelerden bile temiz ve saglam cikmis olmanin güveniyle; kendisine 4,5 yillik cezayi teblig eden hakim, cezayla ilgili ne diyecegini sordugunda "4,5 yil kizil bir profesör olmak icin iyi bir süre" cevabini vermisti. iste daha komünist hareketin ilk kurulus yillarinda hareketimizin temellerini atan insanin böylesine onurlu, aman dilemeyen, bas egmeyen direnisci bir kisiligi vardir. O cocuk yasta ulusal kurtulusla, ilk genclikte sosyalizmle bulusmus, 23 yasinda komünist partisi MK genclik sorumluluguna yükselmis, parti icindeki bütün provokasyon ve ihanetlerden inancinda en ufak bir sarsinti olmadan alninin akiyla, ifade bile vermeyen bir direnis sergileyerek cikmistir. Bu 10 yillik savasin verdigi müthis azim ve kendine güvenle 1929 sonlarinda Dr. Hikmet kizil bir profesör olmak kararliligiyla Elazig cezaevine, kendi deyimiyle "Elazig Üniversitesine" dogru yola cikiyordu.
Gercekten de öyle oldu. Dr. Hikmet Kivilcimli Elazig cezaevini tam bir üniversiteye cevirdi. Parti saflarinda verdigi 10 yillik mücadelenin derslerini sistemlestirdigi YOL isimli eserini burada yazdi. YOL esas itibariyle partinin gecmisini kritik ederek yola cikiyor. Ve partiye hemen her konuda yeni bir politik perspektif sunuyordu. Partinin gecmiste yasadigi dönemler, gerek Mustafa Suphi dönemi, gerekse de sonrasinin bütün yanilgilari sistematik bir sekilde inceleniyor ve partiye örgütlenme, strateji ve taktikler anlaminda yeni bir hat öneriliyordu. YOL calismasi her biri 100-150 sayfalik 8 ayri kitaptan olusmaktaydi. Bu kitaplarda, ideoloji, sosyal gelisim, parti tarihi, strateji planinda: Burjuvazi, proletarya, köylülük, Kürt sorunu ve taktikler, bütün ayrintilariyla ve bu konuda yapilan yanlislarin elestirisinden cikarilan derslerle ayrintili olarak yeniden ele aliniyordu. Daha YOL calismasinin basinda Dr. Hikmet kendi önüne iki temel prensip koymustu.
1-Diger ülkelerin deneylerini özümlemek,
2-Kendi ülkesinin orijinalliklerini arastirmak.
Iste yolun temelini de bu iki prensipin sentezi olusturmustur. Amaci itibariyle YOL ancak böylesine bir calismanin ürünü olabilirdi. Ve öylede olmustur. Elazig hapishanesindeki 4,5 yillik üniversite hayatinin ürünü sadece YOL degildi. Dr. Hikmet Elazig cezaevinden bir kismi tercüme olmak üzere bir kismida kendi yazdigi daha bir yigin eserle dönmüstü. Ve bu calismalarini kitlelere ulastirmanin sabirsizligi icindeydi. Ve o yine YOL calismasinin taktikler bölümünde "Legaliteyi istismarin(kullanmanin) bir komünist partisinin ustaca uygulamasi gereken bir taktik oldugu sonucuna varmisti. Genis kitlelere ulasmada ve Marksizmi yayginlastirmada komünist partisinin illegal cekirdegi sürekli gelistirilip ve güclendirilirken, legal yayin vb. araclarda kitlelere acilmada nefes borusu rolü görüyordu ve bu nedenle legal yayin Dr. Hikmet'in önüne koydugu önemli bir isti.
YOL incelemesinde legaliteyi zorlama taktiginin gerekliligi sonucuna varan Doktor, Elazig dönüsü, legal yayin faaliyetine gecmeyi partide kabul ettirir. Ve 1923 yili Marksizm Bibliotegini kurar. Ayrica Emekci Kütüphanesi ve Güncel Sorunlar (orijinal ismi Günün Meseleleri) yayin evleri de kurulur ve bu yayin evlerinden hapishanedeki yogun calismalarin ürünleri günyüzü görmeye baslar.
Yayinlanan kitaplardan bir kismi Marksizmin klasikleri sayilabilecek eserlerdir. Marks-Engels, Lenin eserleri agirliktadir. Bunlar, K. Marks'dan "Ücret Fiat Kar Gündelikci is ile Sermaye", "Enternasyonal isciler Cemiyeti Acis Hitabesi", F. Engels'den "Ailenin Özel Mülkiyeti Devletin Nereden ciktigi", "Almanya'da Devrim ve Karsi-devrim", "Anti-Dühring", "Marksizmin Prensipleri" , "Ütopik Sosyalizmden Bilimsel Sosyalizme", "Ludvig Föyerbah" , "Maymunun insanlasma Prosesinde Emegin Rolü", Lenin'den "K. Marks'in Hayati, Felsefesi, Sosyolojisi", "K.Marks'in Ekonomi Politiki, Sosyalizmi, Taktigi", Plekhanov'dan "Marksizmin Temel Meseleleri", Buharin'den "Tarihi Materyalizm Nazariyesi", Lapidüs-Ostrovityanof'dan "Kisaca Ekonomi Politik", John Reed'den "Dünyayi Sarsan On Gün", kendi eserlerinden yayinlanmis olanlar: "Türkiye isci Sinifinin Sosyal Varligi", "Sosyete ve Teknik", "Emperyalizm Geberen Kapitalizm", "Edebiyat-i Cedide'nin Otopsisi", "inkilapci Münevver Nedir? Hanri Barbüs", "Marksizm Kalpazanlari Kimlerdir? Tip No.1-Kerim Sadi", "Sovyetler'de Stahanof Hareketi", "ispanya'da Neler Oluyor?", "Marks-Engels Hayatlari". Yayinlanamamis olanlar: "Ekonomi Politik", "Tarihi Materyalizm", "Mantikin Mantiksizliklari", "Dialektik Materyalizm", "Marksizm Nedir?", "Leninizm Nedir?", "Sosyal Rejimler", "Sosyalizm Hareketleri", "Din Tarihinin Materyalizmi", "Islam Tarihinin Materyalizmi", "Osmanli Tarihinin Materyalizmi", "Asri Sofizm: Fasizm veya Kadronun Kadrosu" isimli eserlerdir. Yayin plani icine aldigi bu eserleri, bilinen o ünlü "Donanma Tevkifati" nedeniyle yayinlayamaz.
1930'lu yillarin ortasinda hepsi topu topu 3-4 yil süren (hazirliklariyla birlikte) bu faaliyete bugünden baktigimizda kücümseyebiliriz. Ancak 1935'ler 1938 "donanma davasina" kadar gecen sürede bugünlerle asla kiyaslanmiyacak günlerdir. Ayrica komünizm tüm ülkede kötü olan, herseyin ortak adidir. Komünist=vatan haini, komünist= ahlaki olarak carpik annesiyle-babasiyla yatan kisidir. Siyasi polisin ise tüm isi, bir elin parmaklari kadar olan komünistleri sürekli takip, baski, provakasyon ve tutuklama, iskence, hapis süreclerinde tutarak gelistirtmemektir. Yukarida bahsedilen yayin evlerinden yayinlanmis bir kitabi alan bir kisi takip, baski hatta tutuklanmayla karsi karsiyadir. Nitekim günümüzde yayin evleri sahiplerinden hicbirine 15 yil agir hapis cezasi yayinladigi kitaplardan dolayi verilmez. Ama Doktora bu faaliyetleri sonrasi, 1938'de 15 yil agir hapis cezasi verilmistir. Ayrica 1938'ler TC'nin kapi arkasinda gizli gizli nazi Almanya'si yöneticileriyle flört ettigi, devletin icinde bir hayli nazi hayraninin türedigi bir dönemdir. Yine irkcilik, turancilik (türk fasist ideolojisi) bu dönemde heyecanli bir dogus icindedir. Anti-komünizm ise o dönemin en yaygin tutumudur.Tüm bu sartlariyla birlikte düsünüldügünde, Doktorun cabasi cöle tohum serpme gibidir.Tabii aydinlik ve demokratik bir Türkiye arayisinda olan insanlar icin yapilanlarin anlami cok aciktir. Nitekim ortamin tüm corakligina ragmen Dr. Hikmet Kivilcimli'nin yayinladigi kitaplar belli bir okuyucu kitlesi bulur. Hatta genc subaylar, harbiyeliler arasinda da bir hayli okuyucu kazanir.Bu genc subaylar aralarinda toplanarak bir temsilci vasitasiyla Dr. Hikmet Kivilcimli ile iliski kurmak isterler. Ayrica yine, sanatsal faaliyetlerle ugrasan Nazim Hikmet'e de bir temsilci göndererek iliskiye gecerler.Doktor kendisiyle iliskiye gecenlerle sohbet eder. Ve bu onlarla Doktor arasinda bir sir olarak kalir. Sair Nazim Hikmet'i bir kisinin subay kiyafetiyle ziyaret etmesi (bu ilerici subay A.Kadir'di) Nazim'i panige kaptirir. O günlerde Türkiye'de nazizmin yükselisi zaten Nazim Hikmet'i cok korkutmakta ve sürekli kendisine yönelik bir provakasyon yapilacagi endisesiyle yasamasina neden olmaktadir. Bu görüsme düsündügü provakasyonun tezgahlandigi hissine onu sürükler ve "provokasyonu" bosa cikarmak icin siyasi polisi arar onlara "artik ajanlarinizi asker kiligindami gönderiyorsunuz?" sorusunu sorar. Bu soru üzerine Nazim'a karsi sorular soran polis sefleri, görüsmeye gelen subayin esgalini belirler ve bilinen donanma tevkifatlari baslar. Ilerici subaylar dolaplarinda cikan Dr. Hikmet Kivilcimli'nin yayinladigi kitaplar nedeniyle tutuklanirken Dr. Hikmet ise Donanmayi isyana tesvikten gözaltina alinir, mahkemelerde yargilanir. Günlerce Yavuz zirhlisinin kücücük kamaralarinda katiksiz hücre hapsinde tutulur.
Donanmayi isyana tahrikten kendine dava acan savciya bir ara Dr. Hikmet Kivilcimli kendisi hakkinda hic bir delil ortaya koyamadigini söyler. Savci ise Kivilcimli'ya, "Biz Doktor Hikmet icin delil arayacak kadar safdil degiliz." der ve Dr. H. Kivilcimli'ya 15 yil agir hapis cezasi verir.
Iste Doktor'un ilk 20 yillik mücadele hayatinin en özlü ifadesi savcinin bu sözlerinde dile geliyordu. Hala pek cok solcunun-demokratin kabul etmekte zorlandigi bu gercek 1938 de TC'nin savcisinin bu veciz sözüyle Türkiye devrimci hareketinin tarihine kan, can, emek ve direnisle kazinmis oluyordu. Ancak Türkiye'deki pekcok solcu-ilerici Doktorun bu mücadelesini yok sayabiliyor veya görmezden gelebiliyor. Tabii gecmisini böylece karartanlar, geleceklerini de karartmis oluyorlar.
Donanma davasiyla birlikte Dr. Hikmet Kivilcimli icin bu sefer en uzun hapishane hayati baslar ve 1950'ye dek tam 12 yil sürer. 1929'dan 1950'ye 22 yil eder. Dr. Hikmet Kivilcimli bu sürenin ancak 4-5 yilini disarida gecirmistir. Disarda gecen yillarin belli basli calismalarini gördük. Marksizm ve Emekci Kütüphanesi ve Günün Meseleleri dizi yayinlari..
kitap özetleri, kitap özeti, kitaplar, yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
kitap özeti, kitap,yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, kitap oku, bedava kitap