Translate

İzleyiciler

2 Aralık 2016 Cuma

Franz Werfel'den 'Mezunlar Günü'

Franz Werfel’in 1928’de yayımlanan “Mezunlar Günü” romanında başkalarına benzemediği için arkadaşları arasında ve hatta aile içinde hırpalanan bir delikanlının, Adler’in hikâyesi anlatılıyor.


Ezmek insanın fıtratında mı var?
Sorun galiba herkesin birbirini kendine benzetme isteğinde. Bu tiksinç benzerlik, insanı insanlıktan çıkaran en başat özelliği olmuş. Üstelik kişi bunu, kendini şaşırtıcı derecede bir başkasından farklı ve özel görme gafletine düşerek yapıyor. Herkesi eninde sonunda yenme ve hayatta kalma dürtüsü. Eşitler arası birincilik. Şeytani farklılığıyla daha da uzun, konforlu yaşayıp yanı başındakine fark atma hevesi… Benzerler arasında sonu gelmeyen bir savaş. “Kimse beni anlamıyor” derken bile kendini öven iki ayaklı gurur tabloları. Tiksinç değil mi? Sana benzemeyeni hunharca ezme isteği! Sana benzeyenden üstün olma dürtüsü! Doymamazlık…
Şu doğurduğum muhteşem yaratığa bak tıpkı babası, dedesi, amcası, dayısı.”
Şu minik ellere bak aynı ben, aynı halası, anneannesi, teyzesi.”
Oğlum tam bir akıl küpü, dayısına çekmiş.”
Övgüler, övgüler, övgüler. Burnu büyük iki ayaklı muhteşem gurur abideleri. İyi-kötü, zalim-merhametli, akıllı-deli, güzel-çirkin. Alt ve üst sınırlar belirlenmiş ve bu çizginin arasında insani değerler oluşturulmuş. İnsanoğlunun bir vicdan ortalaması var yani, iyiliğinin bir ortası, aklî dengesi, güzelliğin bir ölçüsü. Afrika’da altın arayan adamla, Güney Amerika’nın tarla süren çiftçisiyle, Avustralya’nın yerlisiyle, kapı komşumuzla bu bizi öyle benzer kılıyor ki. Ne kadar yabancı gelse de sana, Japon kadınla Ortadoğulu bir erkeğin sayılamayacak kadar çok benzerliği var. Hollandalı çiftçiyle ortak bir kaygıya sahipsin. Rengin farklı ama kurnazlığın aynı, gözleriniz birbirine benzemiyor fakat hayatta kalma arzunuz birbiriyle yarışır, dilini anlamıyorsun buna rağmen üreme ihtiyacın örtüşüyor. Başarı hırsın ister İstanbul’da ister New York’ta yaşa aynı. Akıllı, zeki, güzel, başarılı, sosyal, konuşkan, sevecen, uyumlu olman söylendi ve sen başkalarında da aynı özellikleri arayıp duruyorsun, olmazsa kendine benzetmek için hırpalamak senin görevin. Ezmek insanın fıtratında mı var?

SORGU YARGICININ AŞAĞILAMALARI
Franz Werfel’in 1928’de yayımlanan “Mezunlar Günü” romanında başkalarına benzemediği için

Homeros'tan 'İlyada'

Edebiyat tarihini başlatan “İlyada” destanı üzerine, iki bin yılı aşkın süredir filozoflar ve yazarlar çok şeyler yazdı; her okuyan nesil kendine başka bir Homeros buldu destanın içinde.


Savaş alanıdır tüm dünya
William Shakespeare “Size Nasıl Geliyorsa” komedisinde bütün dünyanın sahneden ibaret olduğunu söyler: “Tümüyle bir sahnedir yaşam / Erkeklerle kadınlarsa, hepsi birer oyuncu.” Shakespeare’in dünya görüşünü herhalde en iyi yansıtan sözleri bunlardır. Bu sözleri Homeros’a uyarlarsak, koca ozan büyük bir olasılıkla “Tüm dünya bir savaş alanıdır / kadınlarla erkekler de savaşçı” derdi. Edebiyat tarihini başlatanİlyada (Homeros, Can Yay., Azra Erhat, A. Kadir 622 s.) destanı üzerine, iki bin yılı aşkın süredir filozoflar ve yazarlar çok şeyler yazdı; her okuyan nesil kendine başka bir Homeros buldu destanın içinde. Bugün savaşın, göçlerin, adaletsizliğin ortasında biz de kendi destanımızı buluyoruz Homeros’ta.
Homeros İlyada’da kendi çağından yaklaşık beş yüz önce yaşanmış Truva savaşını anlatır ama satırlara yansıyan aslında kendi çağıdır. Tunç çağında bilinmeyen demir silahlarla kuşanmıştır savaşçıları; savaş gemileri de Minoen uygarlığından çok sonralarına ait olabilecek yapıdadır.
Savaşlar neden çıkar karmaşık bir sorudur her zaman. Troya savaşında da savaşların çıkış nedeni ardında gizlenen ikiyüzlülüğü çok iyi anlatır Homeros. Savaşın ilk başta nedeni Akha kralı Meneleos’us güzel karısı Helene’nin Troyalı Prens Paris tarafından kaçırılmasıdır. Bunun üzerine Akhalılar Helene’yi geri almak üzere büyük bir ordu toparlayıp Girit, Trakya ve Anadolu’ya saldırırlar. Bir kraliçenin kaçırılması olayı, her çağda olacağı gibi, savaşa yol açacak güçte bir nedendir fakat İlyada’da, savaşın gerçek nedenleri de dile getirilir: bunlar, değerli maden yatakları, kendilerininkinden daha gelişmiş bir uygarlığın ürünleri, köle olarak kazanılacak kadınlar ve hazinelerdir. Aslında Meneleos’un onurunu kurtarmaktan çok öte amaçları olduğu hiç gizlenmez.

KAHRAMANIN TRAJEDİSİ
Azra Erhat, İlyada’nın iki katlı bir sahne olarak okunması gerektiğini söyler. Bir bakıma aşağıdakiler ile

Nigel Smith'ten 'Nathalia Pissurat'


Kötü espriler yapma baba!

İngiliz yazar Nigel Smith’in kaleme aldığı, Türkçe yayın hakları YKY’ye verilen, Nathalia Pissurat serisinin yeni kitabı tuhaf sürprizlerle dolu. Kızını durmadan mahcup eden bir babanın yarattığı duyguları gülmece penceresinden gösteren kitap, çocuğun babasıyla çatışmalarını sevimli bir dille aktarıyor. Kitabın seslendiği yaş grubundakiler komik kitaplardan hoşlanıyor, hayata farklı gözlerle bakan kurguları daha çok seviyor. Gazetecilik de yapan, komedi programı yapımcısı Nigel Smith’in kaleme aldığı Nathalia Pissurat ve Bütün Zamanların En Utanç Verici Seyahati, güldürürken düşündüren, itiraz taşıyan sorgulayıcı bir metin.
Bedava Tatil!
Babanız, Nathalia’nın babası gibi acayip pantolonlar giyse, gülünç şapkalar taksa, dişleri vampire benzese, tuhaf bir aksanla konuşsa, kötü espriler yapsa, sürekli yolunu kaybetse, davranışlarıyla sizi durmadan utandırsa ne yapardınız? Nathalia (Nat), babasıyla arkadaşlarını tanıştırmaya bile çekiniyor, çünkü onun kıracağı potlardan çok korkuyor. Noel oyuncaklarının içine konan esprileri yazma işinden para kazanan bu tuhaf baba, bir arkadaşının evinde bedava Fransa tatili yapacaklarını söylediğinde Nathalia sevinsin mi üzülsün mü bilemiyor. Fakat bu gezi için ufak bir ayrıntı var. Kalacakları evin çatısını aktarmaları, döşeme tahtalarını onarmaları, sıcak su kazanını tamir etmeleri, alt katını boyamaları, üst katı duvar kâğıtlarını değiştirmeleri, pencereleri elden geçirmeleri, çimenleri biçmeleri, araba yolunu asfaltlamaları, birkaç ağaç dikmeleri ve evdeki hayaleti kovalamaları

Romanda Estetik Kalkışma-2


Cengiz Gündoğdu’nun editörlüğünde, otuz dört yazardan kurulu araştırma ekibinin yoğun çalışması sonucunda oluşmuş ortak bir eser “Romanda Estetik Kalkışma- 2...” 594 sayfa, deyim yerindeyse “tuğla” gibi bir kitap...
Geçen yıl ilk cildi yayımlanmıştı “Romanda Estetik Kalkışma’nın. Kitabın ikinci cildi ise “Kurtuluş Savaşı,

Sezen Aksu “Eksik Şiir” kitabı “Eksik şiir İkinci kitap” adıyla tekrar yayımladı.


Sezen Aksu’dan “Eksik şiir İkinci kitap”

Metis Yayınları, Sezen Aksu’nun 2006 yılında yayımladığı “Eksik Şiir” kitabının ikincisini “Eksik şiir İkinci kitap” adıyla yayımladı.


1975'ten 2006’ya kadar kaleme aldığı şarkı sözlerinden bir seçkiyi içeren ilk kitabın ardından “Eksik şiir İkinci Kitap” hazırlandı.

Bu kitapta 2006'dan sonra yazdıklarının yanı sıra, henüz yayınlanmamış, bestelenmemiş sözler de yer alıyor — bir de ilk kitapta gözden kaçan ama vazgeçilmez olan eski tarihliler bulunuyor. 

Kitabın önsözünde, Sezen aksu şöyle diyor: 

25 Kasım 2016 Cuma

Tüm zamanların en iyi çocuk kitapları



kitap okuyan çocuklarImage copyrightTHİNKSTOCK
Bugüne kadar İngilizce yazılmış en iyi çocuk kitapları hangileridir?
Dünyanın her tarafından onlarca edebiyat eleştirmenine sorarak bu sorunun yanıtını bulmaya çalıştık. 10 yaş altı çocuklar için İngilizce yazılmış en iyi kitapların listesini yapmalarını istedik. 151 kitabın adı geçti. Bunlar içinde en fazla tekrarlanan 11

13 Ekim 2016 Perşembe

DÜNYAYI KİM YÖNETİYOR (NOAM CHOMSKY)

II. Dünya Savaşında rakiplerinin çoğu savaş nedeniyle zayıf düşmüş veya tamamen yok olmuşken ABD savaştan çok büyük yarar sağladı. Ulusal sınırları içinde hiç saldırıya uğramadı ve üretimi üç katından fazlasına ulaştı. Dünya zenginliğinin gerçek anlamda %50 sine sahip oldu.DÜNYAYI KİM YÖNETİYOR (NOAM CHOMSKY ile ilgili görsel sonucu



DÜNYAYI KİM YÖNETİYOR (NOAM CHOMSKY)
TİMEALEM  /  (Özet: A.İmran Bostancıoğlu)

ABD DIŞ POLİTİKASININ TEMEL HEDEFLERİ

     II. Dünya Savaşında rakiplerinin çoğu savaş nedeniyle zayıf düşmüş veya tamamen yok olmuşken ABD savaştan çok büyük yarar sağladı. Ulusal sınırları içinde hiç saldırıya uğramadı ve üretimi üç katından fazlasına ulaştı. Dünya zenginliğinin gerçek anlamda %50 sine sahip