Özeti
David Fromkin’in Barışa Son Veren Barış: Modern Ortadoğu Nasıl Yaratıldı? (1914-1922) adlı eseri, Birinci Dünya Savaşı’nın kaotik atmosferinde ve sonrasında Ortadoğu’nun bugünkü sınırlarının nasıl çizildiğini anlatan çarpıcı bir tarih anlatısı. 1989’da ilk kez yayımlanan ve Pulitzer Ödülü’ne aday gösterilen bu kült kitap, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüyle başlayan yeniden şekillenme sürecini, büyük güçlerin masa başı manevralarını ve bu kararların günümüz Ortadoğu’suna miras bıraktığı karmaşayı derinlemesine inceliyor. Fromkin, arşiv belgeleri, yazışmalar ve tarihi figürlerin kişisel rollerine odaklanarak, petrol, güç ve ideoloji ekseninde dönen bir coğrafyanın doğum sancılarını gözler önüne seriyor. The Economist’in “Ortadoğu’yu anlamak için altı temel kitaptan biri” olarak nitelediği eser, tarihsel bir analiz olmanın ötesinde, bugünün çatışmalarını anlamak için bir pusula sunuyor.
Bir İmparatorluğun Çöküşü ve Yeni Bir Dünyanın Doğuşu
Kitap, 1914-1922 yılları arasında, Birinci Dünya Savaşı’nın yıkıcı dalgaları ve sonrası barış görüşmelerinin Ortadoğu’yu nasıl yeniden şekillendirdiğini mercek altına alıyor. Ortadoğu, Mısır’dan Afganistan’a, İran’dan Umman Denizi’ne uzanan geniş bir coğrafya; dinlerin, milliyetlerin ve ideolojilerin çarpıştığı bir arena. Fromkin, bu bölgenin sadece iç dinamiklerle değil, petrol kaynakları nedeniyle büyük devletlerin (özellikle İngiltere, Fransa ve Rusya) hırslarının merkezi haline geldiğini vurguluyor. Kitap, savaşın tozu dumanı arasında, Londra ve Paris’teki bürokratların, diplomatların ve askerlerin, Osmanlı’nın eski topraklarında yeni bir harita çizme çabalarını detaylandırıyor. Ancak bu “barış”, sadece savaşları değil, bölgenin istikrarını da sona erdiren bir düzen yaratıyor.
Fromkin’in anlatısı, Ortadoğu’nun modern sınırlarının, sahadaki gerçekliklerden çok, Avrupa’daki masa başı pazarlıklarla belirlendiğini ortaya koyuyor. Sykes-Picot Anlaşması (1916) gibi gizli antlaşmalar, İngiliz ve Fransız nüfuz alanlarını paylaşırken, Arapların bağımsızlık hayalleri ve Osmanlı’nın mirası göz ardı ediliyor. Kitap, bu sürecin, bölge halklarının değil, büyük güçlerin çıkarlarına hizmet ettiğini savunuyor. Fromkin, İngiliz bürokrasisinin işleyişine dair yazışmaları ve saha görevlilerinin Londra’daki hükümetle yaşadığı uyumsuzlukları da gözler önüne seriyor. Örneğin, Victoria Dönemi’nden beri Rusya ve Fransa’ya karşı çalışan İngiliz saha elemanlarının, savaş sonrası yeni “dost-düşman” politikalarına uyum sağlayamaması, bölgedeki politikaları kaotik hale getiriyor.
Tarihi Figürler ve Büyük Oyun
Fromkin, tarihi olayları, dönemin kilit figürlerinin kişisel hırsları, vizyonları ve hatalarıyla örerek anlatıyor. Kitapta, Lloyd George’un emperyal tutkuları, Winston Churchill’in stratejik hamleleri, Woodrow Wilson’ın idealist ama etkisiz “self-determinasyon” ilkeleri, Kitchener’in savaş planları ve Lenin, Stalin, Mussolini gibi figürlerin küresel dengelerdeki rolleri canlı bir şekilde tasvir ediliyor. Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadele’nin lideri olarak, Osmanlı’nın küllerinden yeni bir Türkiye inşa etme çabasıyla öne çıkıyor. Fromkin, Atatürk’ün, İngiliz işgaline karşı direnişi ve Ankara’daki zaferini, Ortadoğu’daki diğer isyanlarla bağlantılı bir çerçevede ele alıyor; bu, kitabın Milli Mücadele’yi savaş sonrası isyanların bir parçası olarak görmesi açısından dikkat çekici.
Kitabın en ilgi çekici bölümlerinden biri, “Arabistanlı Lawrence” olarak bilinen T.E. Lawrence’ın efsanesine dair gerçekçi bir portre sunması. Fromkin, Lawrence’ın, kendisine atfedilen kahramanlıkların ne kadarını gerçekten gerçekleştirdiğini sorguluyor. Lawrence, Arap isyanında önemli bir figür olsa da, onun rolü, İngiliz propagandası ve popüler kültür tarafından abartılmış görünüyor. Fromkin, Lawrence’ın stratejik etkisini överken, onun romantize edilmiş imajını da eleştiriyor.
Ortadoğu’nun Yeniden İnşası: Anlaşmalar ve Çelişkiler
Kitap, Ortadoğu’nun sınırlarını çizen ana olayları kronolojik bir akışla sunuyor:
- Sykes-Picot Anlaşması (1916): İngiltere ve Fransa, Osmanlı topraklarını gizlice paylaşır; Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’in temelleri atılır.
- Balfour Deklarasyonu (1917): İngiltere, Filistin’de bir Yahudi vatanı kurulmasını destekler, bu da Arap-Yahudi çatışmasının tohumlarını eker.
- Versay Barış Konferansı (1919): Büyük güçler, Osmanlı’nın eski topraklarını manda rejimleriyle paylaşırken, Wilson’ın “ulusların kendi kaderini tayin hakkı” ilkesi kağıt üzerinde kalır.
- Sevr Antlaşması (1920) ve Sonrası: Osmanlı’ya dayatılan bu antlaşma, Türk direnişiyle (Milli Mücadele) çöker; ancak Irak, Suriye ve Ürdün gibi ülkeler, İngiliz ve Fransız mandaları altında şekillenir.
Fromkin, bu süreçte İngiliz ve Fransız politikalarının çelişkilerini vurguluyor. Örneğin, İngiltere, aynı anda Araplara bağımsızlık (Hüseyin-McMahon yazışmaları), Yahudilere vatan (Balfour Deklarasyonu) ve Fransızlara nüfuz alanı (Sykes-Picot) vaat ederek güvenilirliğini zedeliyor. Bu çelişkiler, bölgede kalıcı bir güvensizlik ve çatışma zemini yaratıyor.
Bölgenin Mirası: Kaos ve Petrol
Fromkin, Ortadoğu’nun modern haritasının, etnik, dini ve kültürel gerçeklikleri göz ardı ederek çizildiğini savunuyor. Irak gibi ülkeler, Şii, Sünni ve Kürt topluluklarını bir araya getirirken, bu grupların tarihsel rekabetleri hesaba katılmıyor. Filistin’de Arap-Yahudi gerilimi, Balfour Deklarasyonu’yla alevleniyor. Petrol, bu yeni düzenin hem motoru hem laneti oluyor; büyük güçler, enerji kaynaklarını kontrol etmek için bölgeyi bir satranç tahtasına çeviriyor.
Kitap, 1914-1922 döneminin, sadece sınırları değil, Ortadoğu’nun siyasi kültürünü de şekillendirdiğini gösteriyor. İngiliz ve Fransız mandaları, yerel elitleri güçlendirirken, demokratik kurumların gelişimini engelliyor. Fromkin, bu dönemin, Suriye İç Savaşı, IŞİD’in yükselişi ve ABD’nin Irak işgali gibi modern krizlerin kökenlerini barındırdığını öne sürüyor. Richard Holbrooke’un dediği gibi, “Bölgenin arka planını bilmeden, kimse Ortadoğu’yu doğru anlayamaz.”
Fromkin’in Bakış Açısı ve Eleştiriler
Fromkin’in anlatımı, İngiliz bürokrasisinin işleyişine dair ayrıntılarla zenginleşiyor; yazışmalar ve saha raporları, karar alma süreçlerinin kaotik doğasını gözler önüne seriyor. Ancak yazarın, Türkler için “savaşmayı öğrenmiş ama yönetmeyi öğrenememiş” gibi genellemeleri, oryantalist bir bakış açısını yansıtıyor ve eleştiriliyor. Bazı tarihçiler, Fromkin’in Osmanlı idarecilerini “hayalperest” olarak nitelendirmesini, dönemin karmaşık dinamiklerini basitleştirme çabası olarak görüyor. Yine de, yeni arşiv belgelerine dayanan bu çalışma, dönemi bütüncül bir şekilde ele almasıyla eşsiz bir kaynak.
Neden Okunmalı?
Barışa Son Veren Barış, Ortadoğu’nun karmaşık tarihini anlamak isteyenler için bir başucu eseri. Fromkin, sadece olayları değil, bu olayların ardındaki insan faktörünü—hırsları, hataları ve vizyonları—da ustalıkla işliyor. Kitap, 542 sayfalık hacmiyle (2013 baskısı) yoğun bir okuma gerektirse de, akıcı üslubu ve tarihsel figürlerin canlı portreleriyle sürükleyici. Mehmet Harmancı’nın çevirisiyle Türkçeye kazandırılan eser, özellikle Milli Mücadele’yi küresel bir bağlamda görmek isteyenler için ufuk açıcı.
Bugünün Ortadoğu’sunda esen savaş rüzgârlarını anlamak için, Fromkin’in rehberliğinde 1914’e geri dönmek, toz bulutunun ardındaki gerçeği görmek için bir fırsat. Kitap, bize şunu hatırlatıyor: Barış, bazen en büyük savaşların tohumlarını eker.
Ek Ayrıntılar:
- Yayın Bilgileri: İlk baskı 1989, Türkçe ilk baskı 2013 (Epsilon Yayınevi). 627 sayfa (bazı baskılarda 548).
- Ödüller: Pulitzer Ödülü’ne aday gösterildi.
- Tavsiye: Kitabı, François Georgeon’un II. Abdülhamid veya Hasan Kayalı’nın Jön Türkler ve Araplar gibi eserlerle birlikte okumak, daha bütüncül bir perspektif sağlar.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
kitap özeti, kitap,yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, kitap oku, bedava kitap