Alıntılar
Yaşıyorum, dedi
delikanlıya, aysız ve kamp ateşsiz
bir gece, hurma yerken. Ve bir şey
yerken yemekten başka bir şey düşünmem, yürüdüğüm zaman da yürüyeceğim, hepsi bu. Savaşmak zorunda kalırsam, ölüm şu gün ya da bu gün gelmiş vız gelir. Çünkü ben ne geçmişte, ne de gelecekte yaşıyorum. Benim yalnızca şimdim var ve beni sadece o
ilgilendirir. Her zaman şimdide yaşamayı bilirsen, mutlu bir insan
olursun. Çölde hayat olduğunu,
gökyüzünde yıldızlar olduğunu ve insan
hayatının özünde bulunduğu için kabile
muhariplerinin savaştıklarını
anlayacaksın. O zaman hayat bir bayram, bir şenlik olacak, çünkü hayat yaşamakta olduğumuz andan ibarettir ve sadece budur.
Delikanlının, yaşlı adama güveni vardı ve yaşlı adam ona, gerçekten bir şey yapmak istiyorsanız, bütün evrenin
sizin yararınız için işbirliği yapacağını söylemişti. (49)
‘Ben de herkes gibiyim: Dünya gerçeklerine oldukları gibi değil de olmalarını istediğim gibi bakıyorum.’ (52)
‘Ben de herkes gibiyim: Dünya gerçeklerine oldukları gibi değil de olmalarını istediğim gibi bakıyorum.’ (52)
– Peki Mekke’ye şimdi neden gitmiyorsunuz? diye sordu
delikanlı.
– Beni hayatta tutan Mekke’dir. Hepsi birbirine benzeyen günlere,
raflara dizilmiş şu vazolara, iğrenç bir aşevinde öğle-akşam yemek yemeye katlanacak güç veriyor bana. Düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum, çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak. (66)
Değeri bilinmeyen
her lütuf felakete dönüşüyor. (68)
Aşk, sevilen
nesnenin yanında bulunmayı zorunlu kılıyordu. (107)
Deveci bir savaşçı değildi ve şimdiye kadar kahinlere danıştığı olmuştu. Aralarından çoğu kendisine doğru şeyler söylemişlerdi; kimileri de yanlış şeyler söylemişlerdi. Bir gün en yaşlı (ve en ürkütücü) kahin, deveciye neden bu kadar gelecekle ilgilendiğini sormuştu.
– Birşeyler yapabilmek için, diye yanıtlamıştı deveci. Ve olmasını istemediğim şeyleri tersine çevirmek için.
– O zaman bu senin geleceğin olmaz ki, diye yanıtladı kahin.
– Ama belki de olacaklara kendimi hazırlamak için geleceği öğrenmek istiyorum.
– Bunlar iyi şeylerse hoş bir sürpriz olacaklar, dedi kahin. Kötü şeylerse daha gerçekleşmeden acı çekeceksin. (110)
Aşkın, bir erkeğin kendi Kişisel Menkıbe’sinin peşinden gitmesine engel olmadığını anlaman gerekiyor. Böyle bir şey söz konusu olduğu zaman bil ki Evrenin Dili’ni konuşan Aşk değildir bu, yani gerçek Aşk değildir. (126)
– Ben gidiyorum, dedi. Ve geri geleceğimi bilmeni istiyorum. Seni seviyorum,
çünkü…
– Hiçbir şey söyleme, diyerek sözünü kesti Fatima. İnsan sevdiği için sever. Aşkın hiçbir gerekçesi yoktur.
Ama, gene de yanıtladı delikanlı:
– Seni seviyorum, çünkü bir düş gördüm, sonra bir krala rastladım, billuriye sattım, çölü geçtim, kabileler savaşa tutuştular ve bir simyacının oturduğu yeri öğrenmek için bir kuyunun yanına geldim. Seni seviyorum, çünkü bütün Evren sana ulaşmam için işbirliği yaptı. (127)
– Hiçbir şey söyleme, diyerek sözünü kesti Fatima. İnsan sevdiği için sever. Aşkın hiçbir gerekçesi yoktur.
Ama, gene de yanıtladı delikanlı:
– Seni seviyorum, çünkü bir düş gördüm, sonra bir krala rastladım, billuriye sattım, çölü geçtim, kabileler savaşa tutuştular ve bir simyacının oturduğu yeri öğrenmek için bir kuyunun yanına geldim. Seni seviyorum, çünkü bütün Evren sana ulaşmam için işbirliği yaptı. (127)
Gözümüzün önünde büyük hazineler olduğu zaman asla göremeyiz onları. Peki, neden bilir misin? Çünkü insanlar hazineye inanmazlar. (138)
– Adamlara bakışınızla boyun eğdirdiniz, dedi.
– Gözler ruhun gücünü gösterirler, diye yanıtladı Simyacı. (140)
– Gözler ruhun gücünü gösterirler, diye yanıtladı Simyacı. (140)
- Yüreğimizi neden
dinlemeliyiz ?
- Çünkü yüreğin nerede ise hazinen oradadır.
O her şeyi bilir çünkü Evrenin ruhundan gelmektedir ve bir gün ona geri dönecektir.
- Yüreğim sıkıntılı , çalkantılı.
- Ne ala , demek ki canlı.
- Yüreğim bir hain, yola devam etmemi istemiyor.
- Onu susturmayı hiç bir zaman başaramazsın. Dünya ve hayat hakkında düşündüklerini sana tekrarlamayı sürdürür. İhanet senin beklemediğin bir darbedir. Onu dinler, tanırsan, sana beklemediğin bir darbe indiremez.
- Yüreğim acı çekmekten korkuyor.
- Yüreğine acı korkusunun acının kendisinden de kötü bir şey olduğunu söyle. Düşlerinin peşinde olduğu sürece hiç bir yürek kesinlikle acı çekmez . Çünkü araştırmanın her anı, Tanrı ve sonsuzluk ile karşılaşma anıdır.
Yüreğin sözleri ;
- Yeryüzünde her insanın bir hazinesi vardır. Biz yürekler, insanlar artık bunları bulmak istemedikleri için bunlardan pek ender söz ederiz. Onları küçük çocuklara anlatırız. Sonra herkesi, kendi yazgısının yoluna göndermek işini hayata bırakırız. Ne yazık ki kendisine çizilmiş olan yolu çok az insan izliyor; oysa bu yol kişisel menkıbenin ve mutluluğun yoludur. İnsanların çoğu dünyayı korkutucu bir yer olarak görüyor ve yalnızca bu nedenden dolayı dünya gerçekten korkutucu bir yer oluyor. O zaman biz yürekler giderek daha alçak sesle konuşmaya başlıyoruz ama asla susmuyoruz. Ve sözlerimizin duyulmaması için dilekte bulunuyoruz. Kendilerine çizmiş olduğumuz yolu izlemedikleri için insanların acı çekmelerini istemiyoruz.
- Peki yürekler insanlara düşlerinin peşinden gitmek zorunda olduklarını neden söylemiyorlar?
- Çünkü bu durumda en çok yürek acı çeker. Ve yürekler acı çekmekten hoşlanmazlar."
" Biraz şikayet edecek olursam diyordu yüreği, bu yalnızca benim bir insan yüreği olmamdandır ve insan yürekleri böyle olur. Ulaşmaya layık olmadıklarını ya da ulaşamayacaklarını sandıkları için en büyük düşlerini gerçekleştirmekten korkarlar. Dirilmemek üzere sona ermiş aşklar, olağanüstü olabilecek ama olamayan anlar, keşfedilmesi gereken ama sonsuza kadar kumların altında kalan hazineler daha aklımıza gelir gelmez bizler, yürekler hemen ölürüz. Çünkü böyle bir durumla karşılaşınca ölümcül acılar çekeriz. "
" Evrenin ruhu, bir düşü gerçekleştirmeden önce yol boyunca öğrenilen her şeye değer biçer. Aldığımız dersleri iyice öğrenmemiz içindir bu. Ama insanların çoğu işte bu anda vazgeçerler.
Araştırma her zaman acemi talihi ile başlar. Ve her zaman Fatihin sınavı ile sona erer. "
" Yola çıkarken arkanda bıraktıklarını düşünme. Her şey evrenin ruhuna kazınmıştır ve ebediyyen orada kalacaktır "
- Çünkü yüreğin nerede ise hazinen oradadır.
O her şeyi bilir çünkü Evrenin ruhundan gelmektedir ve bir gün ona geri dönecektir.
- Yüreğim sıkıntılı , çalkantılı.
- Ne ala , demek ki canlı.
- Yüreğim bir hain, yola devam etmemi istemiyor.
- Onu susturmayı hiç bir zaman başaramazsın. Dünya ve hayat hakkında düşündüklerini sana tekrarlamayı sürdürür. İhanet senin beklemediğin bir darbedir. Onu dinler, tanırsan, sana beklemediğin bir darbe indiremez.
- Yüreğim acı çekmekten korkuyor.
- Yüreğine acı korkusunun acının kendisinden de kötü bir şey olduğunu söyle. Düşlerinin peşinde olduğu sürece hiç bir yürek kesinlikle acı çekmez . Çünkü araştırmanın her anı, Tanrı ve sonsuzluk ile karşılaşma anıdır.
Yüreğin sözleri ;
- Yeryüzünde her insanın bir hazinesi vardır. Biz yürekler, insanlar artık bunları bulmak istemedikleri için bunlardan pek ender söz ederiz. Onları küçük çocuklara anlatırız. Sonra herkesi, kendi yazgısının yoluna göndermek işini hayata bırakırız. Ne yazık ki kendisine çizilmiş olan yolu çok az insan izliyor; oysa bu yol kişisel menkıbenin ve mutluluğun yoludur. İnsanların çoğu dünyayı korkutucu bir yer olarak görüyor ve yalnızca bu nedenden dolayı dünya gerçekten korkutucu bir yer oluyor. O zaman biz yürekler giderek daha alçak sesle konuşmaya başlıyoruz ama asla susmuyoruz. Ve sözlerimizin duyulmaması için dilekte bulunuyoruz. Kendilerine çizmiş olduğumuz yolu izlemedikleri için insanların acı çekmelerini istemiyoruz.
- Peki yürekler insanlara düşlerinin peşinden gitmek zorunda olduklarını neden söylemiyorlar?
- Çünkü bu durumda en çok yürek acı çeker. Ve yürekler acı çekmekten hoşlanmazlar."
" Biraz şikayet edecek olursam diyordu yüreği, bu yalnızca benim bir insan yüreği olmamdandır ve insan yürekleri böyle olur. Ulaşmaya layık olmadıklarını ya da ulaşamayacaklarını sandıkları için en büyük düşlerini gerçekleştirmekten korkarlar. Dirilmemek üzere sona ermiş aşklar, olağanüstü olabilecek ama olamayan anlar, keşfedilmesi gereken ama sonsuza kadar kumların altında kalan hazineler daha aklımıza gelir gelmez bizler, yürekler hemen ölürüz. Çünkü böyle bir durumla karşılaşınca ölümcül acılar çekeriz. "
" Evrenin ruhu, bir düşü gerçekleştirmeden önce yol boyunca öğrenilen her şeye değer biçer. Aldığımız dersleri iyice öğrenmemiz içindir bu. Ama insanların çoğu işte bu anda vazgeçerler.
Araştırma her zaman acemi talihi ile başlar. Ve her zaman Fatihin sınavı ile sona erer. "
" Yola çıkarken arkanda bıraktıklarını düşünme. Her şey evrenin ruhuna kazınmıştır ve ebediyyen orada kalacaktır "
"- Aşk nedir diye sordu çöl ?
- Aşk şahinin senin kumların üzerinde uçtuğu zamanki şeydir. Çünkü sen onun için yeşermiş bir kırsın ve hiç bir zaman avsız dönmedi senden. Senin kayalarını, kumullarını, dağlarını biliyor ve ona karşı cömertsin sen.
- Şahinin gagası parçalarımı kopartır. Avı yıllarca beslerim, sahip olduğum az bir su ile susuzluğunu gideririm, ona yiyeceklerin yerlerini gösteririm ve bir gün tam avın okşamalarını kumlarımda hissedeceğim sırada şahin gökyüzünden iner.
- Ama sen de kesinlikle bu son için büyütürsün avını, şahini beslemek için. Ve şahin de insanı besleyecektir. Ve insan da bir gün senin kumlarını besleyecektir ve oradan yeni bir av doğacaktır. Böyledir dünyanın düzeni.
- Aşk bu mudur ?
- Evet, budur. Avı şahine , şahini insana ve insanı yeniden çöle dönüştüren şeydir aşk. Kurşunu altına dönüştüren ve altını da toprağın altına gizleyen şeydir."
Rüzgara anlatılan aşk ;
" Buna aşk adı verilir. Sevdiğimiz zaman evrenin bir parçası oluruz. Sevdiğimiz zaman olanları anlamaya gereksinimimiz yoktur, çünkü o zaman onlar bizim içimizde olur ve insanlar rüzgara dönüşebilirler. "
Güneşe anlatılan ;
" Aşk ne çöl gibi devinimsiz durmaktan, ne rüzgar gibi dünyayı dolaşmaktan ne de senin gibi her şeyi uzaktan görmekten ibarettir. Aşk evrenin ruhunu değiştiren ve geliştiren güçtür. İlk kez onun içine girdiğim zaman, onun kusursuz olduğunu sandım. Ama daha sonra onun, yaratılmış olan her şeyin yansıması olduğunu, onun da savaşları ve tutkuları olduğunu gördüm. Evrenin ruhunu bizler besliyoruz ve üzerinde yaşadığımız dünya bizim daha iyi veya kötü olmamıza göre daha iyi ya da daha kötü olacaktır. Aşkın gücü işte burada işe karışır, çünkü sevdiğimiz zaman, olduğumuzdan daha iyi olmak isteriz her zaman "
E-Kitap - E-book :kitap özetleri, kitap özeti, yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
kitap özeti, kitap,yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, kitap oku, bedava kitap