El Mustafa, on iki yıl boyunca sürgün olarak yaşadığı kentten ayrılma vakti geldiğinde,
geride bıraktığı halk ondan
kendisine hitap etmesini ister. Surları arasında uzun geceler geçirdiği
bu uzak ve “zamansız” kentten kendisini alıp götürmek için gelen gemiye
binmeden önce halk tarafından sorulan soruları yanıtlar.
Aşk, evlilik, ölüm, suç,
sevinç, keder, yasalar, özgürlük ve yaşama dair daha pek çok konuda
sorulara verdiği yanıtlar, Ermiş El Mustafa’nın bütün insanlığı tek bir
zincir olarak gören felsefesini ve bilgeliğini gözler önüne serer.
İnsanlığın en derin özlemlerini, korkularını ve beklentilerini ortaya
koyan son derece derinlikli bir “nesir şiir” çıkar ortaya.
Zira insana dair hiçbir şey Halil Cibran’a yabancı değildir. Ermiş’in 1923’ten beri defalarca yeniden basılmasının, bugüne dek elliden fazla dile çevrilmesinin nedeni belki de budur.
Kitaptan:
“İnsan için tüm amaçlarını
susuzluktan çatlamış dudaklara ve tüm yaşamı bir çeşmeye dönüştüren bir
armağandan daha büyüğü yoktur kuşkusuz. Benim şerefim ve ödülüm işte bu
armağanda yatıyor. Ne zaman içmek için çeşmeye gelsem, diri suyun
kendisini susamış bulmamda… Ben onu içerken o da beni içer.” (Sayfa 49)
E-Kitap - E-book :kitap özetleri, kitap özeti, yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
kitap özeti, kitap,yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, kitap oku, bedava kitap