Bilinmeyen Adanın Öyküsü - Jose Saamago -
Yola çıkmayı hayal etmek bile,
bir hedefi gözetmek,
bir amaca ulaşmak,
bir kavuşmayı özlemek kadar
güzel, gerekli, büyüleyici ve heyecan verici olabilir. Bilinmeyen
Adanın Öyküsü hayallerin, özlemlerin, amaçların ve kavuşmaların
öyküsüdür.
Adamın
biri kralın kapısını çalmış ve demiş ki, Bana bir tekne ver. Kralın
evinin daha birçok kapısı varmış, ama bu kapı, dileklere mahsus kılınmış
olan kapıymış. Tüm zamanı hediyeler kapısının önünde bekleyerek
geçirdiğinden (krallara sunulan türden hediyeler, bilirsiniz işte),
dilekler kapısı çalındığında, duymamazlıktan gelirmiş kral, ancak kapıyı
döven bronz tokmağın sesi durmak bilmez, kulak tırmalayıcı olmaktan
çıkıp bir rezalete yol açacak biçimde komşuları huzursuz etmeye başlarsa
(insanlar söylenmeye başlarmış, Kapıyı açmaya bile gücü yetmiyorsa, ne
biçim kral bu böyle), ancak bundan sonra birinci kâtibe seslenirmiş ve
dilencinin ne istediğini öğrenmesini buyururmuş, tabii onu susturmanın
başka bir yolunu bulmak ihtimaller dahilinde değilse. Ardından birinci
kâtip, ikinci kâtibe haber verirmiş ki o da üçüncü kâtibi çağırırmış ve
üçüncü kâtipse birinci hizmetliye emirler verirmiş, bunun ardından
birinci hizmetli emirleri ikinci hizmetliye iletirmiş, işte böylece,
emirler aşağılara, ta temizlikçi kadına kadar ulaşırmış, artık onun da
emir verecek kimsesi olmadığından, kapıyı azıcık aralarmış ve aralıktan
sorarmış, Söyle, nedir isteğin.