Fablo Moon’un yazdığı, Gabriel Ba’nın çizdiği "Güngezgini", toplum
içinde yalnızlığını yaşayan melankolik modern insanı anlatıyor. “Son
Erkek” alt başlığıyla okura sunulan "Y" ise ilginç bir sorgulamayı
gündeme taşıyor: Eğer ataerkil sistem yıkılırsa, kadınlar dünyayı daha
güzel bir yer haline dönüştürür mü? Kitapları Yılmaz Özer
değerlendirdi...
'Güngezgini' ve 'Y: Son Erkek'
Montaigne bir zamanlar “Ölümün bizi nerede beklediği belli değil,
iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim,” demişti. İşte Güngezgini adlı
grafik romanın kahramanı Bras de Oliva Domingos’un kurgusal melankolik
hayatı da aynen bunu yansıtıyor. Kahraman dediğimiz Bras’ı ayrıca genç
bir adam, bir yazar, gazeteci, gezgin, maceraperest, annesinin küçük
mucizesi, babasının gurur duyduğu bir oğul, gerçek bir dost, bir âşık,
koca, baba, hayalci ve insan olarak da tanımlayabiliriz. O
yaşamının her
evresinde ölümü düşünen ve her an bir köşeden fırlayarak onu
sevdiklerinden, hayallerinden, rüyalarından alıp sökecek ölümü bekleyen
gerçek insanların temsilcisi bir anlamda.
Çizgi romanın karelerinin içinde dostu Jorge’yle sohbet ederken “Hep
hayatı yazmak isterdim, ama işe bak sadece ölümü yazabiliyorum” diyor
bir yerde. Sonrasında ailesini sorgularken “İnsan ailesini seçemiyor
ki,” diye yakınıyor başka yerde. Aklında sayısız soruyla yaşamını
sürdürürken, yeni tanıştığı güzel bir kadına “Kimse yalnız olmak
istemez,” demesinin ardından “Peki neden çok yalnız insan var o halde?”
yanıtını alıyor ve elbette bu yanıtı yanıtsız bırakmak zorunda
kalıyor.Babasının ona “Yabancıların oluşturduğu bir toplumda yaşıyoruz,”
dediğini hatırlıyor.
Oysa Jorge, insanların yaşarken dikkat etmeleri
gerektiğine ve anı yaşamanın önemine vurgu yapıyor, geleceği, hatta
ölümü çok fazla düşünmemek gerektiğini söylüyor: “Hayatı sırayla yaşa,
acele etme, anı yaşa ve hayatın ne getireceğine bak.”
Karısıysa hayatını gerçekliğe sımsıkı tutunarak sürdürmeye çalışırken
bir yandan da ona “Ben yaşantımızdan bahsediyorum sen rüyandan,” diye
serzenişte bulunuyor. Oysa Bras, tanık olduğumuz hikâyesinde kendini ve
yaşantısını “Rüyalarım kim olduğumu tanımlıyor,” sözleriyle özetliyor.
Sonra da hep ölüyor… Yaşamının en güzel noktalarında hayatın tadını
çıkaramadan ölüyor. Her defasında…
Fablo Moon’un yazdığı, Gabriel Ba’nın çizdiği Güngezgini Bras De
Oliva Domingos’un hayatının farklı evrelerini anlatıyor gibi görünmekle
birlikte, aslında toplum içinde yalnızlığını yaşayan, rüyalarının
peşinden koşturan, hayatın güzelliklerinden tat almak yerine ölüme odaklanan melankolik
modern insanı anlatıyor. Aslında bu eserin değerlendirilebileceği tek
kategori Gabriel García Márquez’in öyküleriyle yan yana durduğu
raflardır. Çünkü aynı şekilde Güney Amerika sanatının acısı, ruhu ve
şiiri, bu hikâyedeki neredeyse her çizgiye yayılmıştır.
Ölüm ve yaşam merkezli hikâyesiyle Güngezgini, okunduğunda tamamlanan
bir kitap. Okuyanı kendi anılarında bir yolculuğa çıkarıp, o anılarla
bütünleşiyor ve ancak o zaman tamamlanıyor; tam oluyor. İnsana daha önce
hiç yaşamadığı bir okuma deneyimi yaşatıyor. Tarifsiz bir deneyim.
Kitap bittiğinde nasıl bir ruh hali içindeyseniz, sonuyla ilgili algınız
da öyle oluyor. Hayatınızda o an her şey yolundaysa, mutlu bir sonu var
kitabın. Sıkıntılı, endişeli bir dönemse, kitabın da sonu hüzünlü
geliyor. Ama şunu fark ettim ki, kitap bittikten sonra bile, okuyanın
yaşamına eklenen deneyimler ve yeni anılarla bütünleşmeyi sürdürüyor.
Sanki asla gerçekten bitmiyor. Bu yüzden kitap bittiğinde ne
düşündüğünüz, ne hissettiğinizinden çok, kitabın bir bütün olarak
verdiği his ön plana çıkmaya başlıyor.
ATAERKİL SİSTEMİN YIKILDIĞI YER
“Son Erkek” alt başlığıyla okura sunulan bu çizgi romansa, ilginç
öyküsünün yanı sıra son derece ilginç bir sorgulamayı da gündeme
taşıyor: Eğer ataerkil sistem yıkılırsa, kadınlar dünyayı daha güzel bir
yer haline dönüştürür mü?
Biraz daha açık konuşmak gerekirse hikâyemizde ironik olarak, “Y”
kromozomu taşıyan insan ve hayvanlar dahil tüm memeli canlıların
erkekleri aniden ölüveriyor. Daha doğrusu iki erkek dışındaki tüm
erkekler. Birisi hikâyemizin kahramanı Yorick, diğeri de maymunu
Ampersand (& işareti).
Muhtemelen sıradan bir eserde bu kurgu
cennete düşen adam olarak sunulur, vasat altı bir kaliteyle erotik bir
çalışma olarak sunulurdu okura. Burada yazar Brian K. Vaughan daha zor
bir işe girişerek okuru, dünyanın öteki ucundaki sevgilisine ulaşmaya
çalışan romantik ve idealist, gerçek bir aşık, gerçek bir şövalye olan
Yorick ile yolculuğa çıkarmayı tercih etmiş.
Ancak işi burada bırakmamış, kadınların eline kalan dünyanın nasıl
işleyebileceğini de arka plandan aktarmış. Bu noktada da karamsar bir
mesaj sunmuş dense yalan olmaz çünkü sistemin katılığının kadınlarca
sürdürüldüğüne tanık oluyoruz, içimiz acıyarak. Kadın eli, kadın
yumuşaklığı, duyarlılığı, annelik… Devletlerin ilişkileri, din ve
yönetim şekilleri gibi unsurları iktidarı ele geçiren her cinsiyeti
kendine entegre eder diyor yazar hayli pesimistçe. “Dünya kadınlara
kalsa da değişmez…”
Farklı üç çizerce yorumlanan 60 sayılık ödüllü çizgi roman ciltlerde toplanarak okurlara sunuluyor.
Güngezgini/ Yazan: Fablo Moon/ Çizen: Gabriel Ba/ Çeviren: Cenk Könül/ Çizgi Düşler Yayıncılık/ 256 s.
Y: Son Erkek/ Yazan: Brian K. Vaughgan, Piar Guerre/ Çizen: Jose Marzan, Jr./ Çeviren: İlke Keskin/ Çizgi Düşler Yayıncılık/ 128 s.
E-Kitap - E-book :kitap özetleri, kitap özeti, yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
kitap özeti, kitap,yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, kitap oku, bedava kitap