Translate

İzleyiciler

13 Eylül 2011 Salı

Ortaçağ Kahramanları - Jacques Le Goff

Ortaçağ Kahramanları

Tarihçi Jacques Le Goff, Ortaçağ Kahramanları'nda ortaçağ denince akla gelen belli başlı figürleri açıklıyor: Arthur, Roland, Charlemagne, Robin Hood ve Merlin gibi efsanevi kahramanlar; Valkyrie, Renart ve Tekboynuz gibi hayali varlıklar; katedral, şato, manastır gibi ortaçağa özgü yapılar; hokkabaz ve saz şairi gibi halk kültürünün vazgeçilmez öğeleri. Le Goff'un kitabı, Ortaçağ üzerine tarihsel, dinsel ve kültürel bir soykütüğü niteliğinde.
yeni çıkan kitaplar- Hemen her okur, dizi ve sinema izleyicisi ya da çizgi roman takipçisi Arthur, Robin Hood, Merlin, Tristan ile İsolde gibi kahramanları bilir. Romantizm akımıyla birlikte geçmişin küllerinden çıkarılıp yeniden canlandırılan bu kahramanlar, sinema ve çizgi roman uğraşı var olduğu sürece bir daha çıkarıldığı yere gömülmeyecek gibi görünüyor. Haklarında söylenmiş, yazılmış onca şey varken bile yenileri de gelip kitaplıklarımızın yolunu bulmaya devam ediyor. Yakın bir zaman önce yayımlanan Sir Thomas Malory'nin Kral Arthur, Merlin ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri'nden sonra, Fransız tarihçi Jacques Le Goff'un Ortaçağ Kahramanları'yla yeniden o yıllar gündemde.
Var mı yok mu?
Le Goff, Avrupa tarihi konusunda ileri gelen tarihçilerden. Özellikle de ortaçağ kültürü üstünde araştırmalar ve çalışmalar yapıyor. Başlıca kitaplarına da bakılırsa bu gayet açık görülebilir: Ortaçağda Tüccarlar ve Bankerler, Ortaçağda Entelektüeller, Bir Başka Ortaçağ İçin. Ortaçağ Kahramanları, pek çok benzer konulu kitaptan oldukça farklı. En başta bir masal kitabı değil. Efsane kitaplarından alışkın olduğumuz akışkan bir varmış bir yokmuş bir anlatım dili ile de yazılmamış. Le Goff bir kaynak kitap hazırlamış. Sorunsallar, belgeler, araştırma-incelemelerle, tarih, sanat, kültür, edebiyat, sosyoloji gibi farklı alanları ilgilendiren meseleler, çözümler ve görüşlerle desteklenen bilim temelli bir çalışma.
Yazarın özellikle üstünde durmak istediği 'düşsellikte' hayata geçip biçimlenen kahramanlar, toplum için o kadar gerçektir ki bir zamanlar gerçekten var olup olmadığı, haklarında bilinenlerin ne kadarının doğru olduğu, anlatılanların hangisinin aslında Ortaçağ Avrupası'na, hangisinin Hint-Avrupa'ya, Roma'ya, Japonya'ya ait olduğu gibi sorular sormak pek kimsenin aklına gelmez. Aslına bakılırsa akla gelse ne yazar? Okunan, izlenen, yeniden tekrar tekrar üretilen düşselliğin romantizmi içinde bulunan yanıt tatmin edicidir zaten. Olmadı, kişi kendi düş dünyasında yeni yanıtlar üretiverir. 'Everything I do, I do it for you' ezgileri eşliğinde belleğimize işlenen sahnelerle Kevin Costner'ın sevdiği kadını kötü adamın elinden kurtardığı film kahramanı Robin Hood somut gerçeklikte kimdir, örneğin? Gerçekten var olmuş mudur? Bu soruya şöyle yanıt veriyor yazar: 'Robin Hood gerçekte var olmuş olabilir ama esas olarak bir edebiyat ürünüdür. On üç ve on dördüncü yüzyıllardan bu yana İngiliz, ama aynı zamanda Avrupa düşselliğiyle bağlantılı bu şahsiyet çevresinde somutlaşan halk şarkılarından doğmuştur.' Le Goff çalışmasına aldığı kahramanları birden fazla nedenle birlikte esas olarak dört ana belirlemeyle seçmiş. Tarihi bir kişilikten efsanevi kişiliğe geçiş yapan, sanat eserleriyle ortaya çıkıp efsaneleşenler, mucizeler ve hayali hayvanlar.
Kitapta yer alan, gerçekte var olduğu halde tarihten uzaklaşıp efsaneye dönüşen ve hayal dünyasının kurgu kahramanlarından olanlara Arthur, Charlemagne, El Cid gibi karakterleri örnek gösterebiliriz. Bu kişilikler gerçek ile düşsel, tarih ile kurgu arasında efsanevi kişilere dönüşmüş. Tamamen efsanevi olan kahramanlar Robin Hood, Dişi Papa Yohanna, Melusina, Merlin diye sıralanabilir. Evet, şöhreti Arthur'dan önde giden film ve dizi yıldızımız Merlin de tamamen efsanevi bir karakter. Bu bilgiyle ilk kez karşılaşanlar için şaşırtıcı gelmesinin nedeni yazarın şu sözleriyle açıklanabilir: 'Ortaçağ düşselliği tarihle efsane, gerçekle düşsellik arasında karmakarışık bir dünya kurmuştur; bu dünya da ortaçağda kadını erkeğiyle bütün insanların hayal gücünü tahrik eden varlıkların gerçekdışılığından doğan gerçekliğin harcıdır.'
On ikinci yüzyıl sonlarında sıfattan isme dönüşen 'preux' ile tanımlanan kolektif karakterler ise 'Şövalyeler' başlığı altında ele alınıyor. Yazara göre şövalyeler ikiye ayrılıyor. Şövalyelere ilişkin düşselliğin merkezindeki 'şövalye' ve kibar düşselliğin merkezindeki 'halk ozanı'. Şövalyeler 'yiğitlik, cömertlik ve sadakat' sözcüklerine sıkı sıkı hatta inatçılık derecesinde bağlı savaşçılar. Pek fazla düşünmeye gerek duymayan, kendilerini adadığı için bağlılıkla savaşan şövalyeler, edebiyatı, şiiri ve sinema dünyasını en çok besleyen ortaçağ karakter türü.

Şövalyeler, hanımefendiler, hokkabazlar ve mucizevi hayvanlar
On ikinci yüzyılda ortaya çıkmış eski Provence'lı trobador'un Fransız olanı halk ozanı (troubadour) ise çalıp söyleyerek temelde aşkı, ayrıca savaşı anlatan bir edebiyat yapmış. Şiir ve şarkılarıyla geliştirdikleri bir sevme sanatı biçimini kullanan bir aşk ilişkisi 'finamor'u yaratmış. Âşık olunanın bir 'mi dona' (hanımefendi) ve âşığının da emrinde çalışan adam (halk ozanının kendisi de olabilir) olduğu bir ilişki bu.
Finamor, kibarlıkla ve aristokrasinin nezaket ve ahlaki değerlerinin inceliği ve seçkincilikle ilgisi olan, şövalyelere yaraşır bir onuru da içeren yaşama sanatıdır ama bilimselliği elden bırakmayan yazarın kitapta zaman zaman ortaya atmaktan geri durmadığı o cımbız sorunlardan biri olan ve bugün hâlâ tartışılan soru şu: 'Halk ozanları kadınların değer kazanmasına ve toplumda yükseltilmesine katkıda bulunmuş mu, yoksa ortaçağ toplumunun sarsılmaz temel kadın düşmanlığının yalnızca bir kandırmacası mı olmuş?'
Jean-Charles Huchet'in finamoru 'kadının sözcüklerle uzak tutma sanatı' olarak tanımladığını söylüyor Le Goff, 'hanımefendilerin hizmetkârları olan halk ozanları belki de aynı zamanda zindancılarıdır' diye de ekliyor. Yazar bu gruba bir de ortaçağ derebeylik toplumunun en önemli eğlendiricisi 'hokkabaz'ı ekliyor. Elinden her şey gelir hokkabazın; şiirler okur, masallar anlatır, akrobasi yapar, parodilerle dans eder, lavta ve viyel çalarak şarkılar söyler.
Üçüncü grup kahramanları içeren 'Mucize', kitapta üç ayrı gücün emrindeki yapılar olarak karşımıza çıkıyor. Tanrı ve rahiplerin mucizesi olan 'katedral', derebeylerine ait mucize 'kale-şato', manastır toplumunun sahip olduğu 'avlu (manastır)': 'Yapılardan her biri kapalı bir mucizevi alanı çevreler. Dolayısıyla kapalı bahçe ile cennetin ve mekânın mucizevi alanlarının çağrışımlarıdır.'
Kahramanlarla mucizeler arasında mucizevi hayvanlar da yerini alır: Tekboynuz ve Renart (tilki). Tekboynuz efsanevidir ama gerçek bir hayvan olan Renart (tilki) edebiyatla efsaneleşmiştir. Kitaba hayali varlık (yarı insan yarı tanrı) olarak alınan Valkyrie ise İsolde, dişi papa Yohanna, Melusina ile birlikte 'Erkek Ortaçağ'ın kahramanları arasında yer bulabilen dört kadın karakterden biri. Genelde dokuz kişi ama zaman zaman on iki kişi olan Valkyrieler, Vikingler döneminde Amazonlara ya da Odin'in kızlarına dönüşmüş İskandinav tanrıları. Le Goff bu kahramanı kitaba, 'Avrupa düşselliğine miras kalan ortaçağ hayal dünyasında, İskandinav ve Germen düşselliklerinin yanı sıra Kelt düşselliğinin de önemli bir yeri olması' nedeniyle alıyor. Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki Arthur ile Robin Hood temelde Britanya; El Cid İspanya; Melusina ise Fransa ve Kıbrıs'ta daha çok hayallerde yer tutuyor.
Le Goff kitabı hazırlarken birçok sorudan yola çıkmış. Yanıt aradığı ya da yanıtladığı sorulardan biri de şu: 'Avrupa ortaçağda mı doğdu?'
Ortaçağ Kahramanları/ Jacques Le Goff/ Çeviren: Füsun Önen Pinard/ Yapı Kredi Yayınları/ 272 s.
E-Kitap - E-book :kitap özetleri, kitap özeti, yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

kitap özeti, kitap,yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, kitap oku, bedava kitap