Filistin’in tarihi, yalnızca geçmişin sayfalarına hapsolmuş bir anlatı değil; bugün de dünyanın gözleri önünde şekillenmeye devam eden canlı bir destan. İşgal, sürgün ve direniş, Filistin halkının kimliğini yoğuran temel unsurlar. Peki, bu halk üç nesil boyunca nasıl ayakta kaldı? Direnişin özünü nasıl kavrayabiliriz? Edebiyat, bu soruları yanıtlamanın en güçlü yollarından biri. Bireysel hikayeler ve semboller aracılığıyla, Filistin’in en derin acılarını ve umutlarını hissetmemizi sağlıyor.
Orta Doğu edebiyatının önde gelen isimlerinden İbrahim Nasrallah’ın Beyaz Atlar Zamanı romanı, tam da bu misyonu üstleniyor. Filistin’in kolektif belleğine dokunarak, üç neslin direnişini ve vatan sevgisini çarpıcı bir şekilde aktarıyor. Roman, bir halkın yurdundan koparılmasının ne anlama geldiğini içimize işliyor.
Birinci Nesil: Osmanlı’dan İngiliz Mandası’na
“İnsan, kendine ait olmayanı kaybedemez. Ama ait olduğu şeyi yitirirse, işte o zaman direniş doğar.” 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında Filistin, Osmanlı hakimiyeti altındaydı. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ise İngiliz Mandası’na geçti. Bu dönem, Filistinlilerin topraklarını koruma çabalarının yoğunlaştığı bir süreçti. Beyaz Atlar Zamanı’nda Hacı Mahmud, bu dönemin simgesi olarak beliriyor. Ailesini, köyünü ve geleneklerini yaşatmaya çalışan Hacı Mahmud, Filistin’in değişen yazgısına tanıklık ediyor.
“Bu topraklar, insanın kalbi gibidir; içinde ne uzaklık ne de gurbet barınır,” diyor Hacı Mahmud, Filistin’in köklü aidiyet duygusunu yansıtırken.
İkinci Nesil: 1948 Nakba ve Vatan Hasreti
“Bizi topraklarımızdan kopardılar, ama toprağın ruhumuzda yaşadığını anlamadılar. İnsan ruhundan vazgeçebilir mi?”
1948, Filistin için dönüm noktasıydı. İsrail Devleti’nin kurulmasıyla yüz binlerce Filistinli, evlerinden, köylerinden sürüldü. Bu büyük trajedi, Nakba (Büyük Felaket) olarak tarihe kazındı. Beyaz Atlar Zamanı, bu dönemin acısını derinden hissettiriyor. Romanın karakterleri, vatanlarını terk etmenin, mülteci olmanın ve hasretin ağırlığını omuzlarında taşıyor.
“Birini eşimden ayırabilir mi? Toprağımız da bizim eşimizdir; ondan vazgeçmek ihanettir,” diye haykırıyor romandaki bir Filistinli. Ancak tarih, Filistinlilere bu seçeneği sunmadı. Bu yüzden direniş, bir varoluş biçimine dönüştü.
Üçüncü Nesil: Günümüzün Direnişi ve Geleceğe Umut
“Bir halkı vatanından edebilirsiniz, ama hayallerini asla sürgün edemezsiniz.”
1967 Savaşı, Birinci ve İkinci İntifada, ve günümüz Gazze çatışmaları, Filistin’in mücadeleyle dolu tarihini şekillendirdi. Ancak bu savaşların gölgesinde, gözden kaçan bir başka cephe var: Filistinli gençlerin sanat, teknoloji ve edebiyatla sürdürdüğü çağdaş direniş. Beyaz Atlar Zamanı’ndaki Halid karakteri, bu yeni neslin ruhunu yansıtıyor. Halid’in hikayesi, özgürlüğe giden yolda anlatmanın, gerçeği haykırmanın gücünü temsil ediyor: Anlatmak, anlatmak, anlatmak.
İbrahim Nasrallah, Beyaz Atlar Zamanı’nda bu misyonu kusursuzca yerine getiriyor. Mülteci kampında geçirdiği çocuklukta duyduğu hikayeleri, halkının yaşadığı acıları asla unutmamış. Ömrünü Filistin’i anlatmaya adamış: Filistin’i anlatmak, Filistin’i anlatmak, Filistin’i anlatmak.
Filistin’i Hissetmek İçin: Beyaz Atlar Zamanı
İşte bu nedenle Beyaz Atlar Zamanı’nı okumalısınız. Nesiller boyu zulme direnen bir halkın mücadelesini anlamadan, ona gerçekten eşlik edemezsiniz. İbrahim Nasrallah’ın kalemi, bu direnişe ortak olmanın en içten yollarından biri. Roman, Filistin’in yalnızca bir coğrafya değil, bir yürek meselesi olduğunu hatırlatıyor.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
kitap özeti, kitap,yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, kitap oku, bedava kitap