Murathan Mungan'dan 'Harita Metod Defteri'
'Büyümek gurbete çıkmaktır'
İnsanın en güçlü tarafı nedir diye sorulacak olsa fazla düşünmeden "hafıza" yanıtını verebilirim kendi adıma. Birçok kişi için de aynı yargının geçerli olduğunu varsaymak ise şaşılacak bir durum olmasa gerek. Şaşırmamız gerekenler bu sorunun tam tersi sorulduğunda başlıyor bence. Yani, insanın en güçsüz tarafı nedir diye sorulduğunda da "hafıza" yanıtı aldığımız anda.
İnsanı yaşatan hafızası, kabul ancak yine aynı hafıza, yaşama direncimizi kırıp meydana gelenler karşısında yıkılmamıza neden olabiliyor. Ya da yine aynı hafıza, bizi derin kederlere sürüklediği gibi dünyanın en mutlu, en şanslı insanıymış gibi hissetmemize neden olabiliyor.
Tam bu nedenle insanın en güçlü ve en zayıf yanını yansıtır bize hafıza. İnsanın zehridir ve aynı zamanda panzehri. Düğünü ve cenazesi, başlangıcı ve bitişi, yası ve şöleni...
Derin bir uçurum olabileceği gibi aynı şekilde karşı kıyıya geçerken bir köprü de olabiliyor hafıza ve biz hafızadan bahsederken çocukluk, bu köprünün her zaman başını tutuyor. Çocukluk, çok özel bir zemine oturmasının yanında, gelecekteki yaşamımızda bizi tökezletecek ya da yaşamın getirdiklerine karşı daha dik durabilmemiz için omuz veriyor. Bundan olsa gerek; her insanın yaşamında çok özel bir yer kaplıyor. Çocukluğun "özlenen ülke" olarak adlandırılması, çok zor geçirilse dahi bu zorluklardan çok daha farklı bir biçimde alımlanması, herkesin çocukluğundan bahsederken tatlı bir heyecanın rüzgârına kapılması da bundan.
İnsan nasıl besleniyorsa çocukluktan aynı şekilde besini insan olan edebiyat da aynı derecede çocukluğun etkisi altında kalıyor. Ne kadar katılırsınız söyleceklerime bilmem ama pek çok yazarın, çocukluğuyla yazı aracılığıyla hesaplaştıktan sonra farklı meselelere dalabildiğini düşünüyorum. Tüm bir yazın hayatını çocukluklarında geçiren yazarlar da yok değil elbet ama atlanması, geride bırakılması gereken bir eşikmiş gibi geliyor bana hep çocukluk ve kendine has bir evren olma özelliğini her daim koruyor.
Murathan Mungan da hafıza üzerine düşünen yazarlardan biri olarak bu evreni zaman zaman ziyaret ediyor.
Yaklaşık on yıl kadar önce yayımlanan Paranın Cinleri bunun nitelikli bir yansımasıydı. Şimdi ise Paranın Cinleri'nin açtığı yoldan bir başka kitap geldi: Harita Metod Defteri. Mungan bu kitabında, çocukluktan süzülen anlar ve anılar çevresinde bir anlatıyla okur karşısına çıkıyor. Harita Metod Defteri için, kitabın hemen başına konan ve 'Niyet' adını taşıyan bölümde Mungan şunları söylüyor: "Bütünüyle özyaşamöyküsel malzemeden çatılmış olan Paranın Cinleri gibi, Harita Metod Defteri de, içinde yaşanmış bazı olayların, anların, onların bende bıraktığı izlerin, izlenimlerin yer aldığı, hafızamın gerçeklere sadakatine yaslanan, tamamı anılardan oluşan bir anlatı kitabıdır." Ancak kitap her ne kadar Mungan'ın anılarından süzülen resimlerden parçalar sunsa da bize, metinler arasında dolaştıkça bir yaşayıştan fazlasını bulacağımızı da anlıyoruz. Mungan'ın anne ve babasından kendisine miras kalan anlardan doğan, kentlerin ve yolların bu mirasa eşlik ettiği, bir kişisel tarihin yanında küçük insanların tarihlerinde önemli yer tutmuş kırılmalara da odaklanan anlatılar toplamının içinden geçiyoruz Harita Metod Defteri'nde.
BAŞKENT: ÇOCUKLUK
Çocukluk ise Murathan Mungan'ın kaleminden çıkan bu kitabın başkenti.
Şöyle anlatıyor Mungan bize çocukluğu: "Çocukluk başlı başına bir memlekettir, hatta sılasıdır insanın. Büyüdükçe sıla özlemimiz artar, hayat giderek gurbetleşir. (...) Büyümek gurbete çıkmaktır. (...) Anlatmak ise ikinci hayat."
Şöyle anlatıyor Mungan bize çocukluğu: "Çocukluk başlı başına bir memlekettir, hatta sılasıdır insanın. Büyüdükçe sıla özlemimiz artar, hayat giderek gurbetleşir. (...) Büyümek gurbete çıkmaktır. (...) Anlatmak ise ikinci hayat."
Bu bağlamda Mungan'ın ikinci hayatından memleketine yolladığı mektuplar olarak okumak mümkün Harita Metod Defteri'ni. İçinde bolca memleketi de var ikinci hayatı da.
Gurbetten yazılmış metinler Harita Metod Defteri'nde toplananlar. Öyle ki bu gurbette olmanın yarattığı özlem, her cümlede duyuluyor desem abartmış olmam sanıyorum. Üstelik araya giren zamanı da hesaba katarsak özlemin boyutlarını daha iyi anlamış oluruz. Mungan, yazı yoluyla sağaltmak istediği ilişkileri, yaşanmışlıkları üzerinden yürütüyor kitabı ve kitabın başında da bunların yazılabilmesi için doğru zamanın gelmesini beklediğini belirtiyor.
Bunun birkaç nedeni var.
Öncelikle ise yaşananları doğru değerlendirebilme yetisini kazanabilecek zaman aralığını, yazarın kendinde bulabilmesi yatıyor. Düşündüğümüzde haklı da bir gerekçe bu çünkü bazı yaralara daha doğru bakabilme biçimini kazanabilmek gerçekten zaman alıyor. Mungan da bu zamanın kendi adına geldiğini düşünmüş olacak ki Harita Metod Defteri'ni okuyoruz. Şöyle kaleme getiriyor Mungan araya girmesi gereken mesafeyi: " (...) yazın sanatının fiyakalarına sığınmadan yalınlığın sakin gücüne erişebilmesi için, gönül terbiyesiyle dinlendirirlmiş zamanın, size ve kaleminize kazandıracaklarına ihtiyacanız var."
Mungan'ın bu söylediklerinde en çok dikkat çeken nokta "gönül terbiyesiyle dinlendirilmiş zaman" ifadesi. Tüm bir kitapta; bu gönül terbiyesiyle çıkmış metinlerin izini sürmenin yanında, zamanın zihinlerde yarattığı arınmanın farklı yansımalarını da görüyoruz.
Harita Metod Defteri'yle bir yazarın zihni açılmıyor bize, bir insanın kapıları aralanıyor.
erayak@cumhuriyet.com.tr
Harita Metod Defteri/ Murathan Mungan/ Metis Yayınları/ 424 s.
E-Kitap - E-book :kitap özetleri, kitap özeti, yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
kitap özeti, kitap,yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, kitap oku, bedava kitap