Translate

İzleyiciler

20 Ocak 2015 Salı

Hamdi Gezmiş ve Can Dündar'dan "Abim Deniz"


Haber görseli
Yiğit devrimci Deniz Gezmiş odaklı "Abim Deniz" adlı anı kitabı Hamdi Gezmiş'in anıları belgelerle birlikte Can Dündar'ın kaleminden Can Yayınları tarafından yayımlandı.  Pen, ayın kitabını “Deniz Gezmiş ile genç yitirdiğimiz bütün devrimcileri saygı ve şükranla anara
E-Kitap - E-book :kitap özetleri, kitap özeti, yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap "Abim Deniz"

Jean Echenoz “1914”te, Birinci Dünya Savaşı geçen Anthime’in destansı hikâyesi


Jean Echenoz’dan “1914”

Jean Echenoz “1914”te, üzerinden Birinci Dünya Savaşı geçen Anthime’in destansı hikâyesini zamanın ortamıyla beraber anlatıyor. Parmağındaki yüzükle ve atlatamadığı travmasıyla Anthime, Echenoz’nun unutulmaz kahramanlarından birine dönüşüyor.
 
 

'Güzel bir yara'
Kitabın özgün adı 14; Fransa’da ve Fransızcadan İngilizceye çevrilirken de aynı adla yayımlanmış. Jean Echenoz, derinliği olan ve hepimizin gözünün önünde bulunan konulara son derece ince dokunuşlarla değinen, bunları sade bir dille anlatan ve bugünle geçmiş arasında sağlam köprüler kurabilen ender yazarlardan. Bu nedenle kitabın adının 14 olması manidar. Echenoz, 1914’ü ve Birinci Dünya Savaşı’nı anlatıyor ama 14 diyerek zamanlar arasında geçiş yapıyor. Bir bakıma “ha 1914 ha 2014” demeye getiriyor.
Echenoz’nun küçük destanlar yazmada da üstüne yok. Neredeyse bütün kitaplarında bu hava bulunuyor. 14, namı diğer 1914 de yine konsantre destan kıvamında. Bir kez daha cımbızlanan ayrıntıları büyük bir üslup ustalığıyla önümüze getiren Echenoz kitabıyla karşı karşıyayız.
“SAVAŞ BİRKAÇ HAFTADA BİTECEK”
Echenoz, Anthime adlı kahramanıyla takvimin yapraklarını geriye doğru çevirip hepimizi Fransızların “Büyük Savaş” diye nitelediği Birinci Dünya Savaşı’na götürüyor. Sakin sessiz dağlarda gezinen ve içten içe “buralarda hava hiç değişmez” diyen Anthime’in tezini bozan şey arka arkaya çalan seferberlik çanları. Aslında onu huzursuz eden ve biraz da Avrupa’nın o günkü halinden türeyen normal bir durum bu. Bayraklar, marşlar ve yüksek sesli tartışmaların sürdüğü kentte, hemen herkes

19 Ocak 2015 Pazartesi

Gerçek Özgürlük Kitap Özeti - Doğan Cüceloğlu

Arka Kapak Bilgisi

Üniversite öğrencisi Timur ile profesörlükten emekli Yakup Bey tanışırlar. Yakup Bey, Timur'un gözlerinde duygu, düşünce ve davranışlarıyla yaşamı özgürce kucaklayamayan, özüne ulaşamamış bir gencin iç yalnızlığını ve burukluğunu görür. Aylar sürecek bu sohbet Timur için kültür robotluğundan "şahsiyet" olmaya götüren bir özgürlük yolculuğuna dönüşür.  

 

Gerçek Özgürlük Kitap Özeti

Gerçek Özgürlük Doğan Cüceloğlu


Doğan Cüceloğlu kişisel gelişim kitaplarını gerçekten okunabilir ve faydalı bir hale getiren ender yazarlardan bir tanesi. Savaşçı kitabı başta olmak üzere yazdığı birçok kitap ile roman tadında kişisel gelişim kitapları sunuyor ve son olarak Gerçek Özgürlük ile başarısına da devam ediyor.

Gerçek Özgürlük kitabı üniversite öğrencisi Timur’un hikayesini anlatıyor. Doğan Cüceloğlu kitaplarında olduğu gibi Timur emekli profesör olan Yakup Bey ile tanışıyor ve hayata dair onunla

16 Ocak 2015 Cuma

Bedenimdeki Çığlık - Sezai Topal






E-Kitap - E-book :kitap özetleri, kitap özeti, yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap

15 Ocak 2015 Perşembe

Bilimkurgu Türünde Bir Robinson Crusoe Hikayesi – Marslı


İnsanoğlunun en büyük zaafı, dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanması. Hatta bütün yiyecekleri, hayvanları ve doğayı kendine sunulmuş bir nimet sanıyor. Evren dediğimiz bütün içerisinde, kendisini diğer canlılardan ayrı tutuyor. Çevreyi istediği gibi kullanıyor. Yıkıyor, yok ediyor. Halbuki insanoğlu bu evrende zincirin sadece küçük bir parçası. Bunu reddederek aslında kendisine bir hapishane yaratıyor. İnsanın bu yanılgıdan kurtulması en büyük özgürlük. Tabii bu da tam olarak mümkün olmayabilir ama bu çabanın kendisi de bir özgürlük
Einstein...
 M A R S L I  kitabını okumanızı öneririm.
İnsanoğlunun en büyük zaafı, dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanması. Hatta bütün yiyecekleri, hayvanları ve doğayı kendine sunulmuş bir nimet sanıyor. Evren dediğimiz bütün içerisinde, kendisini diğer canlılardan ayrı tutuyor. Çevreyi istediği gibi kullanıyor. Yıkıyor, yok ediyor. Halbuki insanoğlu bu evrende zincirin sadece küçük bir parçası. Bunu reddederek aslında kendisine bir hapishane yaratıyor. İnsanın bu yanılgıdan kurtulması en büyük özgürlük. Tabii bu da tam olarak mümkün olmayabilir ama bu çabanın kendisi de bir özgürlük

Einstein...

Bu yazıdan sonra #marslı kitabını okumanızı öneririm.
Tavsiye edilir...
Delimideli Deliler


Hikaye, teknolojik gelişmeler alanında bir hayli yol katedildiği bir dönemde geçiyor. Dünyadan Mars’a insanlı keşif yolculukları yapılmaya başlanmıştır. Adamımız Mark, yıllar süren eğitiminin ardından bu yolculuklardan üçüncüsünde botanikçi ve mekanik mühendisi sıfatlarıyla görevlendirilir. Yolculuk vakti gelir ve gezegeni terk ederler. Başarılı geçen bir yolculuğundan ardından kızıl

12 Ocak 2015 Pazartesi

“Yabancıların Nezaketi”, oylumlu ve özel bir kitap.


Darüşşafaka için bir kitap: Yabancıların Nezaketi

Yusuf Eradam, çok uzun bir çalışma sonucu yayına hazırladığı yeni kitabı “Yabancıların Nezaketi” ile okurlarının karşısında. “Yabancıların Nezaketi”, oylumlu ve özel bir kitap.
 
  Haber görseli
Yitik Ülke Yayınları’nca yayımlanan eser “Ötekileştirmeye Karşı Gerçek Hayattan İyilik, Kardeşlik ve Dayanışma Öyküleri” alt başlığını taşıyor. Bu alt başlık aynı zamanda kitaba farklı bir misyon da yüklüyor. Yabancıların Nezaketi; unutulan, zayıflayan, yitirdiğimizin farkında olmadığımız pek çok duygu ve düşünce ile içimizdeki dayanışma ve yardımlaşma duygusunu yeniden canlandıracak bir güce sahip. Onlarca yazarın yaşadığı gerçek öyküleri bir araya getiren kitabın geliri Darüşşafaka Vakfı’na bağışlandı. Bu öyküleri okurken bir arada yaşamanın değerinin, kardeşliğin, ilişkilerimizin, dayanışma ve paylaşım duygumuzun ne kadar önemli, güçlü ve benzersiz olduğunu yeniden keşfedeceksiniz.

Yusuf Eradam, “Yabancıların Nezaketi” kitabını şu sözlerle anlatıyor okura: “Her biri bir filme, romana, öyküye konu olabilecek, yüzümüzü süsleyecek gerçek yaşam öyküleri. Hayal gücümüz artık iyiliğe, kardeşliğe, dayanışmaya çalışmaz oldu. Bu yüzden öğrencilerim, eş dost bir araya geldik ve anlattık, derledik, toparladık bu öyküleri; iyilik, kardeşlik, dayanışma gerçek hayatta çoğalsın diye...”

9 Ocak 2015 Cuma

Mine Söğüt – Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey



“Geçmişi fotoğraflardan öğrenmek mümkün mü? Ne anlatabilir bugün bize, çoktan ölmüş bu insanların durgun ve suskun suretleri? Sadece zamanın geçip gittiğini ve her şeyin bir gün biteceğini. Herkes ölür. Her şey biter. Ama yine de hayatta aslolan telaştır. İstektir.”
*
“Savaşın suçlusu mu olurmuş? Savaşın kendisi suçtur. Dost da düşman da savaşta topyekûn kurban. Kendinize gelin hâkimler! Kimi yargılıyorsunuz? Vicdanı mı? Vicdan hiç yargılanır mı? Öldürmenin haklı nedenleri ya da haksız nedenleri olabilir mi ki öldürenleri ikiye ayırıyorsunuz? İyi niyetli meşru katiller ve kötü niyetli katli vacip katiller diye. Tüm katiller kurbandır. Kurbandır. Kurbandır. Hâkimler, savaş suçlusu savaşan değil savaşı çıkarandır. Gücünüz yetiyorsa onları yargılayın burada!”
*
“<Kimim ben?>
İşte yeryüzünün en tehlikeli sorularından biri. İnsan kim olduğunu düşünmeye başladığı anda başkalaşır. Herkesten bambaşka olur. Kendi gibi olanlarla olmayanlar arasında savaşlar çıkartır. Ve ait olmadığı ya da ait olduğu kimliklerden silahlar yapar. Dağları uçurur, ormanları yakar. Dünya bir gün anide dönmeyi durdurursa, müsebbibi bu soru olacaktır. Ya da bu soruya verilen cevap. Münasebetsiz bir cevap.”
*
“Hiçbir şeyi sonsuza kadar saklayamazsınız. Saklamak ancak bir süre gerçeği hapsedebilir. Saklamanın da bir başı ve sonu vardır. Saklananın saklanmadan önceki son anı ve bulunduktan sonraki ilk anı birbirine kimi zaman kalın bir halatla, kimi zaman da incecik bir pamuk ipliğiyle bağlıdır.”
*
“Zaman çok geniş. Bizim derdimiz de bu. O kadar geniş ki algılayamıyoruz onu. Bu büyüklük aklımızı karıştırıyor. Ne, ne zaman olmuştu ayırt edemez hale geliyoruz. Sanki içimizde bir zaman var ama dışımızdaki zaman sayısız. Bu zamanlar birbiriyle kesiştiğinde mutluyuz, kesişmediğinde huzursuz. Bu bizi çaresizleştiriyor, ardından da hırçınlaştırıyor. Kendimize zarar verecek kadar hırçınlaştırıyor.”
*
“Dünyanın çok büyük, zamanın çok geniş olması ne kadar tehlikeli.”


E-Kitap - E-book :kitap özetleri, kitap özeti, yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap