Pirî Reis’in izinde…
“Mavi Gezi”nin tümünü, Duru’nun Pirî Reis’i takip ederek çıktığı yolculukların gözlem ve bilgi yüklü bir anlatımı olarak görebiliriz.
97’nin baharıydı. P Sanat Kültür Antika dergisinin yaz sayısını Akdeniz’e ayırmaya karar vermiştik. Tarihin en eski zamanlarından gelip çağımız düşünce ve sanatını derinden etkileyen Akdeniz uygarlıklarının sanattaki yansımalarına. Ne ki dünyanın bu en büyük iç denizinin kıyılarında bir yolculuğa çıkmadan olmazdı.
“Mavi Gezi”nin tümünü, Duru’nun Pirî Reis’i takip ederek çıktığı yolculukların gözlem ve bilgi yüklü bir anlatımı olarak görebiliriz.
97’nin baharıydı. P Sanat Kültür Antika dergisinin yaz sayısını Akdeniz’e ayırmaya karar vermiştik. Tarihin en eski zamanlarından gelip çağımız düşünce ve sanatını derinden etkileyen Akdeniz uygarlıklarının sanattaki yansımalarına. Ne ki dünyanın bu en büyük iç denizinin kıyılarında bir yolculuğa çıkmadan olmazdı.
Böyle bir yolculuğa ise olsa olsa Akdeniz’in tüm girdiçıktısını bilen bir deniz kurdu, Pirî Reis kılavuzluk edebilirdi.
Pirî Reis’in on altıncı yüzyılın ilk çeyreğinde Gelibolu’da hazırlayıp Kanunî Sultan Süleyman’a sunduğu “Kitab-ı Bahriye” Akdeniz’e yelken açan denizcilere yol göstermemiş miydi?
Peki, Çanakkale Boğazı’ndan demir alıp “Kitab-ı Bahriye”nin dümen suyunda Akdeniz kıyılarını dolaşarak İskenderun’a uzanan bir yolculuğa kim çıkarabilirdi bizi? O kıyılarda çıktığı gezileri yıllarca yazmış olan Orhan Duru’dan daha iyi kimi bulabilirdik ki.
DURU İLE BİR ŞÖLEN GÜNÜ
DURU İLE BİR ŞÖLEN GÜNÜ
Pırıl pırıl bir bahar günü, P dergisinin fotoğrafçısı Caroline Erel’i de alıp Orhan Duru’yla birlikte İstanbul Üniversitesi’nin Süleymaniye’deki Nadir Eserler Kütüphanesi’ne yollanmıştık. Caroline, belki de Evliya Çelebi’nin sözünü ettiği “harita esnafı”nın çoğalttığı “Kitab-ı Bahriye”nin TY. 6605 numaraya kayıtlı, sanat yapıtından farksız bir kopyasını sayfa sayfa fotoğraflamıştı; neler yazacağını kafasında canlandıran Duru’nun gözetiminde.