Sanat tarihçisi Christopher Dell, “Okült, Büyü ve Cadılık” adlı kitabında, insanın rasyonelliğiyle beraber yürüyen; bazen inanma bazen de düşman yaratma ihtiyacından doğan büyü ve cadılığın geçmişine yoğunlaşıyor.
Doğaüstü dünya
Christopher Dell, insanın irrasyonel arazisinde gezinirken hatırlattığı önemli bir gerçek var: İnsan, her zaman birtakım gizleri keşfetme dürtüsüyle hareket eder ve saklı bir gerçekliğin olduğuna inanır. Hepimizde hortlayan bu mistik yan, tarihte kimi anlarda hiç de masum olmayan eylemlerle sonuçlanmıştı. Öte yandan Dell, insanın olup bitene uhrevi bir pencereden bakmasının zengin bir kültür tarihi yarattığı görüşünde. İşte kaleme aldığı Okült, Büyü ve Cadılık, bu tarihten önemli kesitler sunuyor.
GİZLİ DÜNYA
GİZLİ DÜNYA
Bireylerin rasyonel tarafını dengeleyen fakat bazen de fena halde sarsan gizemli güçler fikri, insanın hem fantezi dünyasını besledi ve çeşitli amaçlara hizmet etti (örneğin, uğur getirdiğine inanılan totemlerin üretilmesini veya bereketi arttırdığı düşünülen kimi “sistemlerin” yaratılmasını sağladı) hem de sosyal yaşamı biçimlendiren eylemlere kapı araladı.
Dell, gizli olana, günlük var oluşun ötesine geçilmesine imkân verip rasyonel ve irrasyonel dünya arasında bağlantılar kurulmasının yolunu açtığı için dikkatle bakılması gerektiğini düşünüyor. Daha doğrusu bu tür bir inancın irdelenmesinin zorunluluğuna… Hatta böylesi gizli bir dünyayla “iletişime geçenlerin kazanabileceği ödülleri” sıralıyor yazar: Ölülerle konuşma, sevgi, hayatını istediği gibi yönlendirme, hastalıklardan korunma, dünyanın şifrelerini çözme… Geçmişten günümüze ulaşan