Translate

İzleyiciler

29 Aralık 2015 Salı

'Savaşın en güzeli tiyatro!'


[Haber görseli]Dikmen Gürün'ün kaleminden Yıldız Kenter'in hayatı
'Savaşın en güzeli tiyatro!'
Dikmen Gürün, yaşamı tüm renkleriyle yakalamış ve sahnenin merkezine yerleştirmiş Yıldız Kenter'in dünyasından sesleniyor okurlara. Kenter ve Gürün'le hayat ve tiyatro dedik.
- Yıldız Hanım, Dikmen Gürün'le uzun yıllara varan dostluğunuzdan doğan bu kitap, ortak tiyatro sevdanızın en somut ifadesi hiç kuşku yok ki. Her şey nasıl başladı?
- Dikmen Gürün, yıllardır yazılarını takip ettiğim, beğenerek okuduğum bir eleştirmen. Eleştiriden çok şey öğrenirim. Yerginin de övgü kadar önemli bir misyonu var. Yeter ki bilgili ve karşısındakine, yapılan işe saygılı olsun yazılanlar. Gürün’ün eleştirileri bu iki özelliğe sahip olduğu için önemli benim gözümde. Dostluğumuza gelince; tiyatro gibi ortak bir aşkımız olunca bir yerde kesişecekti yollarımız. Kesişti de. Yıllar önce “Kim bu eleştirmen?” sorusuyla başladı, onun Tiyatro Festivali Yönetmeni olduğu yıllarda gelişti. Sonra, 2013’te bir gün “Hayatınızı yazabilir miyim?” diye sordu. “Seve, seve” dedim ve başladık bu güzel yolculuğa.
Bu kitapta başta Müşfik, Şükran, Kamran olmak üzere tüm sevdiklerimle buluşuyorum ama hasret gideremiyorum. Keşke yanımda olup “Tiyatro Benim Hayatım”ı okuyabilselerdi.
“HEP ÖĞRENCİ OLARAK KALACAĞIM”
- Tüm hayatınıza damgasını vuran duygu ne?
- Biz altı kardeştik. Yaşamak, savaşmaktı. Savaşın en güzelini tiyatroda keşfettim. Sahneye çıkmak, oynamak,

Sinan Sülün'den "Kırlangıç Dönümü"


[Haber görseli]Sinan Sülün'den "Kırlangıç Dönümü"
Aşkın bugünle imtihanı
Sinan Sülün'ü genç bir öykücü olarak ilk kitabı Karahindiba'yla tanımıştuk. Araya çok da uzun bir zaman koymadan bu kez Kırlangıç Dönümü adını verdiği bir romanla çıktı karşımıza Sülün.
Karahindiba'nın yayımlandığı ilk zamanlarda hemen herkesten gelen tepkinin "keşke roman yazsaydı," olduğunu bir kenara koyarsak, Sülün'den gelen bu romanın şaşırtıcı olmadığını söyleyebiliriz aslında. Gerçekten de baktığımızda; gerek anlatımı, gerek karakterlerin derinliği gerekse de kurgunun romana evrilmeye elverişli oluşu, Karahindiba'da okuduğumuz öyküler adına böyle düşünmeye yeter sebepti.
Ancak sonuçta her yazarın kendi yolunu çizdiğini biliyoruz. Bunun, herhangi bir metin için de geçerli olduğunu unutmamak gerek. Behçet Necatigil'in, "şiirlerin bazı yaşları beklediği" mısrasını hatırlıyorsak eğer, bir yazardan gelen verimleri de buna göre tartmak gerektiği kanısındayım. Sözün özü, şunu dile getirmek istiyorum: Karahindiba'daki öyküler, "öykü oldukları için" güzeldi. Aradan biraz zaman geçti. Yazar bu kez bir romanla ifade edebileceğini düşündü kendini. Yani, ona göre romanın vakti gelmişti ve düşündüğü gibi, bir romanla çıktı okurlarının karşısına.
Buna bakarak bize düşen, yazarı yaptıkları üzerinden değerlendirmek.
"Keşke yapsaydı," dediklerimiz üzerinden değil.
Bunlar üzerinden Kırlangıç Dönümü'nün sayfaları arasına uzandığımızda, sonda söylenmesi gerekeni başta söyleyip, iyi bir roman okuyacağımızı söyleyebilirim rahatlıkla.

23 Aralık 2015 Çarşamba

Yalancılar ve Sahtekârlar Ansiklopedisi

Kimse kandırılmak istemez ve kimse sahtekârlık hikâyelerine hayır demez. Sebebi ister sahtekârın yaratıcıyöntemleri ister kurbanların ısrarlısaflıklarıolsun, eğlenceli ve hatta destansıbuluruz ”bizden ırak”yalan dolanları.


Yalancılar ve Sahtekârlar Ansiklopedisi
YALANCILAR VE SAHTEKÂRLAR ANSIKLOPEDİSİinsan olmaya “aldatma ve aldanma”penceresinden bakıyor; dünden bugüne, şöhretliden bilinmeyene, en “doğru”yalanları, en “gerçek”sahteleri, en başarılısahtekârlık vakalarınıbir araya topluyor. Pazardan edindiği askeri

16 Aralık 2015 Çarşamba

Harper Lee'den 'Tespih Ağacının Gölgesinde'


'Tespih Ağacının Gölgesinde', bundan elli beş yıl önce yayımlanan "Bülbülü Öldürmek"in devamı olma özelliğini; önyargılar, haksızlıklar, çatışmalar ve sınıf algısı gibi kavramlar üzerinde, okuru tekrar düşünmeye çağırmasında buluyor. Ancak bakışlar, ilk romandan yirmi yıl ötesine gidiyor ve küçük kız Scout, bir genç kadın olarak tekrar sahne alıyor.


[Haber görseli]Harper Lee'den 'Tespih Ağacının Gölgesinde'
Bülbül hâlâ yaşıyor!
TÜYAP 34. İstanbul Kitap Fuarı zamanında okuma listemize giren pek çok kitaptan biri olan Tespih Ağacının Gölgesinde'nin arka kapağında şöyle bir ifade yer alıyor: "Son yılların en büyük edebiyat olayı."
Kitap arkalarında yazan ve genellikle gereğinden fazla abartılı çıkışların aksine bu ifadenin, oldukça yerinde bir saptama olduğunu, bunun yanında tartışılmaz bir gerçekliği ifade ettiğini söylemeliyim. Nedeni, Tespih Ağacı'nın Gölgesinde'nin; Harper Lee'nin, 1960'ta yayımlandığında ülkesi ABD'de büyük yankı uyandıran, akabinde Pulitzer'le ödüllendirilen, bir yıl sonra da Gregory Peck'in başrolünü oynadığı bir filmde beyazperdeye aktarıldığında Oscar alan romanı Bülbülü Öldürmek'in devam hikâyesi olması. Bir romanın devam hikâyesinin böylesi "büyük bir edebiyat olayına" dönüşmesinin nedeni ise Tespih Ağacının Gölgesinde'nin, ilk roman Bülbülü Öldürmek'ten tam 55 yıl sonra gelmesi.
Bülbülü Öldürmek, yayımlandığında satış rekorları kırdı, çok konuşuldu, birçok başarı elde etti ve daha düne kadar Harper Lee'nin ilk, aynı zamanda tek romanı olarak kaldı; kabul. Ancak gerçek başarısını ve biricikliğini pek çok insanın yaşamına girerek, pek çoğunun da yaşamını değiştirerek kazandı. Bülbülü Öldürmek, ilk yayımlanışının üzerinden 55 yıl geçmiş olmasına karşın bugün hâlâ okunuyor ve insanların yaşamını değiştirmeye devam ediyor.
Tespih Ağacının Gölgesinde, bir devam hikâyesi olarak tam da bu nedenle önem kazanıyor.
Harper Lee bir anlamda, okurların yaşamlarında ayrıcalıklı bir yer edinmeye farklı bir pencereyle devam etmek

Bekir Bülend Özsoy'un yeni kitabının adı “Savaşın Generalleri, Generallerin Savaşı”.


Bekir Bülend Özsoy / E Yayınları
[Haber görseli]Özsoy ikinci kitabında yine 2. Dünya Savaşını ele alıyor fakat bu sefer özellikle askeri ve politik anlamda komuta kademesi içindeki ilişkilerin savaşın seyrini değiştirmeye yönelik çok farklı stratejilere yol açtığını; bir çoğu Dünya askeri tarihine geçmiş olan 13 generalin gerek kişisel gerekse de taktiksel anlamda ayrıntılı özelliklerini okuyucularıyla paylaşıyor.
Savaş sahnesinde karar verici olmanın getirdiği sorumlulukları taşıyabilmek için ne denli bir karaktere sahip olmak gerekliliğini; askeri alanda alınan eğitim ve öğrenimin yanında önsezi, kararlılık, iletişim ve aklıselim özelliklerinin gerek ateş hattında gerekse de masa başında ne kadar hayati olduğunu her bir generalin çarpıcı hikayelerinde görmemiz mümkün.
Kısaca bahsetmek gerekirse ciddi bir tarih okurunun kaleminden çıkan bu kitap; Dwight Eisenhower'dan Erwin Rommel'e, George S. Patton'dan, Isokuru Yamamoto'ya, Georgy Zhukov'dan Karl Heinz Guderian'a savaş sanatının inceliklerini gösteren generallerin sadece düşmanla değil kendi saflarında da amansızca savaştıklarını gösteriyor.
E-Kitap - E-book :kitap özetleri, kitap özeti, yeni çıkan kitaplar,Bekir Bülend Özsoy'un yeni kitabının adı “Savaşın Generalleri, Generallerin Savaşı”.  romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap

15 Aralık 2015 Salı

İngiltere'nin gelmiş geçmiş en iyi 10 romanı

Image copyrightGetty
İngiltere’de yazılmış gelmiş geçmiş en iyi romanlar hangileridir?
BBC Kültür sitesi, dünyanın farklı ülkelerinden 82 edebiyat eleştirmeni ile görüşerek İngiltere’nin en iyi romanları konusunda düşüncelerini sordu.
İşte yabancıların gözüyle İngiltere'nin en iyi 10 romanı...
Image copyrightWikipedia
10. Gurur Dünyası (Vanity Fair, William Makepeace Thackeray, 1848)
Bazı eleştirmenler Thackeray’in bu tek eserinin hak ettiği değeri görmediği kanısında. Fakat bu 1847-48 dönemini anlatan ve bazılarınca sıkıcı bulunabilecek uzun roman, İngiliz literatürünün en iyi tasvir edilmiş olumsuz kahramanını içerir. Sınıf, sınıf atlama isteği ve

29 Kasım 2015 Pazar

Diyojen ve Diyojen Sendromu

hoarding
  1. Giriş
İstifçilik yani compulsive hoarding, kontrollü veya kontrolsüz biriktirme, efemeraveya dispozofobi veya messie sendromu, sanat veya sefalet. İstifçi her zaman bir koleksiyoner olmayabilir. Bir koleksiyoner de daima sanatsal değeri olan gereçleri biriktirmeyebilir. Bir koleksiyoner pekâlâ Diyojen olabilir.
İstifçiliğin akla ilk getirdiği, çöp ev vakalarıdır. Çöp ev yani domestic squalor,genel kabul görmüş