“Geçmişi fotoğraflardan öğrenmek mümkün mü? Ne anlatabilir bugün bize, çoktan ölmüş bu insanların durgun ve suskun suretleri? Sadece zamanın geçip gittiğini ve her şeyin bir gün biteceğini. Herkes ölür. Her şey biter. Ama yine de hayatta aslolan telaştır. İstektir.”
*
“Savaşın suçlusu mu olurmuş? Savaşın kendisi suçtur. Dost da düşman da savaşta topyekûn kurban. Kendinize gelin hâkimler! Kimi yargılıyorsunuz? Vicdanı mı? Vicdan hiç yargılanır mı? Öldürmenin haklı nedenleri ya da haksız nedenleri olabilir mi ki öldürenleri ikiye ayırıyorsunuz? İyi niyetli meşru katiller ve kötü niyetli katli vacip katiller diye. Tüm katiller kurbandır. Kurbandır. Kurbandır. Hâkimler, savaş suçlusu savaşan değil savaşı çıkarandır. Gücünüz yetiyorsa onları yargılayın burada!”
*
“<Kimim ben?>
İşte yeryüzünün en tehlikeli sorularından biri. İnsan kim olduğunu düşünmeye başladığı anda başkalaşır. Herkesten bambaşka olur. Kendi gibi olanlarla olmayanlar arasında savaşlar çıkartır. Ve ait olmadığı ya da ait olduğu kimliklerden silahlar yapar. Dağları uçurur, ormanları yakar. Dünya bir gün anide dönmeyi durdurursa, müsebbibi bu soru olacaktır. Ya da bu soruya verilen cevap. Münasebetsiz bir cevap.”
İşte yeryüzünün en tehlikeli sorularından biri. İnsan kim olduğunu düşünmeye başladığı anda başkalaşır. Herkesten bambaşka olur. Kendi gibi olanlarla olmayanlar arasında savaşlar çıkartır. Ve ait olmadığı ya da ait olduğu kimliklerden silahlar yapar. Dağları uçurur, ormanları yakar. Dünya bir gün anide dönmeyi durdurursa, müsebbibi bu soru olacaktır. Ya da bu soruya verilen cevap. Münasebetsiz bir cevap.”
*
“Hiçbir şeyi sonsuza kadar saklayamazsınız. Saklamak ancak bir süre gerçeği hapsedebilir. Saklamanın da bir başı ve sonu vardır. Saklananın saklanmadan önceki son anı ve bulunduktan sonraki ilk anı birbirine kimi zaman kalın bir halatla, kimi zaman da incecik bir pamuk ipliğiyle bağlıdır.”
*
“Zaman çok geniş. Bizim derdimiz de bu. O kadar geniş ki algılayamıyoruz onu. Bu büyüklük aklımızı karıştırıyor. Ne, ne zaman olmuştu ayırt edemez hale geliyoruz. Sanki içimizde bir zaman var ama dışımızdaki zaman sayısız. Bu zamanlar birbiriyle kesiştiğinde mutluyuz, kesişmediğinde huzursuz. Bu bizi çaresizleştiriyor, ardından da hırçınlaştırıyor. Kendimize zarar verecek kadar hırçınlaştırıyor.”
*
“Dünyanın çok büyük, zamanın çok geniş olması ne kadar tehlikeli.”
E-Kitap - E-book :kitap özetleri, kitap özeti, yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap