Nevra Bucak yirmi yıl önce yazdığı ancak ortaya çıkarmak için bugünü beklediği romanı Kadınların Şarkısı'nda aşkın cisimsel ya da bedensel değil bir yürek işi olduğunu savunuyor. Nevra Bucak, erkeklerin duygusal aşk bağlamında önemsemediği, dışladığı kadının yürek çığlığını ya da duygularını kadınlar arası ilişkiye yükleyerek edebiyatımızda ilk kez kadınların içsel, yürek acılarını dile getiren Halide Edip Adıvar'ın Handan'ını cesur bir biçimde daha da ötelere götürüyor ve çağımıza taşıyor.
11 Şubat 2012 Cumartesi
Kadınların Şarkısı / Aşk, cisimsel ya da bedensel değil bir yürek işidir
Kadın yüreğine ince dokunuşlar
Nevra Bucak yirmi yıl önce yazdığı ancak ortaya çıkarmak için bugünü beklediği romanı Kadınların Şarkısı'nda aşkın cisimsel ya da bedensel değil bir yürek işi olduğunu savunuyor. Nevra Bucak, erkeklerin duygusal aşk bağlamında önemsemediği, dışladığı kadının yürek çığlığını ya da duygularını kadınlar arası ilişkiye yükleyerek edebiyatımızda ilk kez kadınların içsel, yürek acılarını dile getiren Halide Edip Adıvar'ın Handan'ını cesur bir biçimde daha da ötelere götürüyor ve çağımıza taşıyor.
Aşk romanları, yazıldıkları dönemin duygu dünyasını yansıtır. Onlar her çağda yaşanan akıl tutulmalarının yürek haritaları gibidir. Akla ve düşünceye ışık tutar, yol
Nevra Bucak yirmi yıl önce yazdığı ancak ortaya çıkarmak için bugünü beklediği romanı Kadınların Şarkısı'nda aşkın cisimsel ya da bedensel değil bir yürek işi olduğunu savunuyor. Nevra Bucak, erkeklerin duygusal aşk bağlamında önemsemediği, dışladığı kadının yürek çığlığını ya da duygularını kadınlar arası ilişkiye yükleyerek edebiyatımızda ilk kez kadınların içsel, yürek acılarını dile getiren Halide Edip Adıvar'ın Handan'ını cesur bir biçimde daha da ötelere götürüyor ve çağımıza taşıyor.
Müzikli Geziler kitabı, klasik müzik dünyası
Filiz Ali'den Müzikli Geziler
Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan ve Filiz Ali'nin 1982-2010 yılları arasında farklı ülkelerdeki müzik etkinlikleri için yazdıklarının bir araya getirilmesinden oluşan Müzikli Geziler kitabı, okuru klasik müzik dünyasında uzun soluklu ve çok sesli bir geziye çıkarıyor.
Besteciler, yorumcular, eserler, salonlar, etkinlikler hakkında çok şeyin anlatıldığı kitap, kentlere, kent yaşamına dair ilginç ve önemli ayrıntılara da yer veriyor. Filiz Ali’nin fotoğraf koleksiyonuyla görsel zenginlik kazanan yazılar, haritalardan silinip gitmiş ülkeleri ve oralardaki sanat ortamını hatırlatırken, bugün artık yaşamayan sanatçıları da selamlıyor.
Filiz Ali kitap için şu notu düşüyor;
“Buradaki yazıların çoğu Berlin Duvarı’nın ve Doğu Bloku’nun yıkılmasından, soğuk savaşın sona ermesinden önceki döneme ait beklenti dolu, demokrasi ve özgürlüklerin ufukta göründüğü yıllarda yazılmıştı. Avrupa müzik dünyasının yaratıcılık açısından en verimli olduğu dönemin tanıklığıdır bu yazılar. Henüz “globalizm” sözcüğü ardına gizlenen tekdüze, evrensel sıradanlıkların egemen olmadığı bir dönemdi bu dönem.
Filiz Ali kitap için şu notu düşüyor;
“Buradaki yazıların çoğu Berlin Duvarı’nın ve Doğu Bloku’nun yıkılmasından, soğuk savaşın sona ermesinden önceki döneme ait beklenti dolu, demokrasi ve özgürlüklerin ufukta göründüğü yıllarda yazılmıştı. Avrupa müzik dünyasının yaratıcılık açısından en verimli olduğu dönemin tanıklığıdır bu yazılar. Henüz “globalizm” sözcüğü ardına gizlenen tekdüze, evrensel sıradanlıkların egemen olmadığı bir dönemdi bu dönem.
Evrensel Kültür Şubat sayısı: Dosya
Aydın Çubukçu, İskender Bayhan, Ayşegül Devecioğlu, Levent Ürer, Şebnem Korur'la "Özür dilemek veya geçmişle yüzleşmek", Serpil Güvenç, "Bir Sosyalist Sürgünün Anıları" başlıklı yazısında Vatansız Gazeteci kitabından yola çıkıyor, filozof Hans Heinz Holz'un "Sanat Üzerine Nasıl Yargıda Bulunabiliriz" başlıklı makalesi de Evrensel Kültür Şubat Sayısı "Dosya" da yer alıyor.
Özür dilemek veya geçmişle yüzleşmek
Başbakan Dersim katliamıyla ilgili özür dilermiş gibi yaptı ve literatürümüze, geçmişteki olaylarla ilgili yüzleşmenin bir biçimi olarak “özür” girdi. Peki ama özür tek başına bir anlam ifade eder mi? Geçmişle yüzleşmek nasıl olur veya olmalı? Dersim özründen sonra Roboski katliamının yaşanması özrü bir kez daha tartışılır kılmaz mı? Aydın Çubukçu, İskender Bayhan, Ayşegül Devecioğlu, Levent Ürer, Şebnem Korur’un yorumlarıyla…
Evrensel Kültür bu ay Yaşar Güneş’in Enver Gökçe’nin şiiri hakkındaki yazısıyla başlıyor. Güneş, bu yazısında Gökçe’nin şiirindeki öznenin kullanımı ve hikâye etme tarzını ele alıyor ve şiirlerin siyasal içeriğini yeni bir okuma sürecinde değerlendiriyor. Fethi Demir ise eski bir tartışmaya geri dönerek Edip Cansever’in şiirdeki anlam tartışmasının neresinde durduğunu tartışıyor.
Nazım Hikmet - Piraye'ye Mektuplar
Nazım Hikmet'ten Piraye'ye 581 mektup
Piraye'ye Mektuplar kitabı ve özel kutu içinde 26 tıpkıbasım mektup Yapı Kredi Yayınları'ndan çıktı. Piraye'ye Mektuplar kitabı, Nazım Hikmet'in eşi Piraye Hanım'a gönderdiği 581 mektuptan oluşuyor.
Mehmet Fuat’ın hazırladığı Nazım Hikmet’ten Piraye’ye Mektuplar, Yapı Kredi Yayınları tarafından özel bir baskıyla basılan bir kitaptan ve içinde 26’sı zarfları ile birlikte birebir çoğaltılan mektupların bulunduğu özel bir kutudan oluşuyor. Sadece 1000 adet basılan ve her ikisi de ortak olarak numaralandırılan kitap ve kutu içinde yer alan mektupların tasarımını GMK Başkanı Grafik Tasarımcı Yeşim Demir, Yapı Kredi Yayınları için özel olarak hazırladı.
Kutu içinde yer alan mektupların 26’sı da, Nazım’ın 11 Kasım 1933 - 11 Kasım 1949 tarihleri arasında eşine gönderdiği mektuplar arasından seçilerek hazırlandı. Kitapta yer alan mektuplarda karşımıza çıkan, yalnızca hayran olduğumuz şiirlerin yazarı Nâzım Hikmet değil, eşi, çocukları, aile ve arkadaş çevresi, yaptığı işler, öteki mahkûmlarla ilişkileri, ülkenin, dünyanın, insanların durumları üstüne düşünceleriyle bir hayatın olabilecek en geniş, tutarlı, hayranlık uyandıran ifadesi.
Kutu içinde yer alan mektupların 26’sı da, Nazım’ın 11 Kasım 1933 - 11 Kasım 1949 tarihleri arasında eşine gönderdiği mektuplar arasından seçilerek hazırlandı. Kitapta yer alan mektuplarda karşımıza çıkan, yalnızca hayran olduğumuz şiirlerin yazarı Nâzım Hikmet değil, eşi, çocukları, aile ve arkadaş çevresi, yaptığı işler, öteki mahkûmlarla ilişkileri, ülkenin, dünyanın, insanların durumları üstüne düşünceleriyle bir hayatın olabilecek en geniş, tutarlı, hayranlık uyandıran ifadesi.
9 Şubat 2012 Perşembe
Orhan Veli 22 şiirinden oluşan CD ile ''Beni Bu Güzel Havalar Mahvetti'' kitabı
Kendi sesinden Orhan Veli
Orhan Veli'nin çok eski bir kayıt yöntemi olan ''tel''e okuma ile kaydettiği 22 şiirinden oluşan CD ile ''Beni Bu Güzel Havalar Mahvetti'' kitabı, sanatseverlerle buluştu.
Yapı Kredi Yayınları'ndan yapılan açıklamaya göre, Orhan Veli'nin ''Beni Bu Güzel Havalar Mahvetti'' kitabı raflardaki yerini aldı. Kitapla Orhan Veli'nin kız kardeşi Füruzan Yolyapan'ın yıllarca sakladığı ve şairin klasik bantlardan da
Orhan Veli'nin çok eski bir kayıt yöntemi olan ''tel''e okuma ile kaydettiği 22 şiirinden oluşan CD ile ''Beni Bu Güzel Havalar Mahvetti'' kitabı, sanatseverlerle buluştu.
7 Şubat 2012 Salı
Altyazı Aylık Sinema Dergisi'nin "En İyi 10 Film" listesi
2011'in En İyileri Altyazı'nın Şubat sayısında
Altyazı Aylık Sinema Dergisi'nin "En İyi 10 Film" listesinin tepesine İranlı Asghar Farhadi'nin Bir Ayrılık'ı otururken, dergi okurlarının en beğendiği film Bir Zamanlar Anadolu'da oldu.
Türkiye’nin önde gelen 43 sinema yazarının tercihleriyle oluşturulan ‘En İyi 10 Film’ listesinin tepesine İranlı Asghar Farhadi’nin Bir Ayrılık’ı otururken, Altyazı okurlarının en beğendiği film Bir Zamanlar Anadolu’da oldu. Derginin 2011 değerlendirmesinde vizyona girmeyen ama gözden kaçmaması gereken filmlere de dikkat çekiliyor.
Şubat sayısının kapağında “Utanç”
Michael Fassbender’in etkileyici performansı ile öne çıkan, Steve McQueen imzalı Utanç (Shame) yer alıyor. IRA direnişçilerinin açlık grevini konu alan ilk filmi Açlık’ın (Hunger) ardından, New Yorklu üst sınıf bir seks bağımlısının karanlık öyküsünü anlatan McQueen ruhlarımızı ve bedenlerimizi sarsmaya devam ediyor.
Osmanlılardan Cumhuriyete Bilim
Araştırmacı yazar Osman Bahadır’ın Cumhuriyet Kitapları inceleme dizisinden çıkan kitabı “Osmanlılardan Cumhuriyete Bilim” bilimin ve bilimsel düşüncenin ülkemiz tarihindeki özgün rolünü ve etkisini inceliyor.
Yazar araştırmalara ve belgeler dayanarak hazırladığı bu kitabın önsözünde belirttiği gibi, Osmanlılardan Cumhuriyete, bilimimizdeki farklılığı ve bilimin ülkemizde yarattığı farklılığı göstermeyi amaçlıyor.
Kronolojik bir sıra izleyen “Katip Çelebi’yi düşünmek”ten “Geometri dilinde devrim”e uzanan kitabın arka yüzünde Osman Bahadır şu tespitini okurla paylaşıyor:
“Cumhuriyetin kuruluş felsefesini ortadan kaldırmak isteyenlerin günümüzde yürüttükleri kampanyanın birbiriyle doğrudan ilişkili iki yönü var: Osmanlıyı yüceltmek ve Cumhuriyet devrimlerini değersizleştrmek. Bugün her iki doğrultuda da olağanüstü yaygın bir yanıltma eylemi karşısındayız.”
Kronolojik bir sıra izleyen “Katip Çelebi’yi düşünmek”ten “Geometri dilinde devrim”e uzanan kitabın arka yüzünde Osman Bahadır şu tespitini okurla paylaşıyor:
“Cumhuriyetin kuruluş felsefesini ortadan kaldırmak isteyenlerin günümüzde yürüttükleri kampanyanın birbiriyle doğrudan ilişkili iki yönü var: Osmanlıyı yüceltmek ve Cumhuriyet devrimlerini değersizleştrmek. Bugün her iki doğrultuda da olağanüstü yaygın bir yanıltma eylemi karşısındayız.”
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)