Translate

İzleyiciler

31 Ağustos 2019 Cumartesi

Michel Foucault – Güzel Tehlike

Michel-Foucault

Sonuçta tek gerçek vatan, insanın ayağını basabileceği tek toprak, başın sokabileceği, sığınabileceği tek ev çocukluğundan itibaren öğrendiği dildir.
*
Şu anda kafamı kurcalayan, on yıldır kurcalamaya devam eden mesele şu: Bizimki gibi kapalı bir kültürde, bir

Luis Fernando Verissimo – Borges ve Sonsuz Orangutanlar

Her zaman hakikati hatırlamak için yazarız. Hakikati tam olarak hatırlamak içinse uydururuz.
*
Coğrafya kaderdir.
*
Entelektüel tartışmalar dişsiz köpeklerin dalaşına benzer, zarar veren ısırmak değil havlamaktır.
*
“Yaşamak harabe bırakmaktır,” diye alıntıladım.

Carlos María Domínguez – Kağıt Ev

Carlos_María_Domínguez
1998 ilkbaharında Bluma Lennon, Soho’daki bir kitapçıdan Emily Dickinson’ın Şiirler’inin eski bir baskısını aldı ve ilk köşe başında, tam da ikinci şiiri okumaya başladığında bir arabanın altında kaldı.

Hasan Ali Toptaş – Sonsuzluğa Nokta


hasan-ali-toptas
Hıncahınç bir kalabalıkta, insanın en büyük sorunu kaçmaktır.
*
Çünkü bir sınırın hangi şartlarda ve nasıl geçildiği, ne düşlenir, ne anlatılır, ne de anlaşılır; onu, ancak ve ancak yaşayanlar bilir. Onlar da anlatmaktan kaçınırlar, kaçınmasalar da anlatmazlar; ya da anlattıkları bir düştür yalnızca, gerçeğin kokusuyla tatlandırılmış, gerçeğin rüzgarıyla biçimlendirilmiş, imkansız bir düştür…

Cicero – Dostluk


cicero
Akrabalar arasında dostluğu doğuran doğanın ta kendisidir; ama bu dostluk sağlam değildir. Gerçekten de akrabalar arasında yakınlık kaybolabildiği halde, dostlukta hiçbir zaman kaybolmaz: işte bu noktada dostluk akrabalığa üstündür, yakınlık ortadan kalkarsa, dostluk adı da kalkar ama akrabalık sürer. Dostluğun gücü özellikle şundan anlaşılabilir: doğanın insanları birbirine yaklaştırıp meydana getirdiği sayısız insan toplulukları içinde dostluk, o kadar sıkışmış, o kadar dar bir alana sığınmıştır ki, ancak iki veya birkaç kişi tam bir şefkatle birbirine bağlanır.
*
Dostluk mutlu günleri daha aydınlık yapar, felaketleri dağıtıp paylaşarak hafifletir.

8 Mart 2019 Cuma

Oscar Wilde'ın Mutlu Prens'ine ilginç çeviri: Allah diyen papaz

Oscar Wilde’ın çocuk hikayelerinden oluşan “Mutlu Prens” kitabı, Türkçe’ye orijinalinden çok farklı şekilde çevrildi ve yeniden “yorumlandı”. Kitabın, kocasının kıskançlığından şikayet eden bir kadının bu sorunu çözmek için gittiği rahip ile yaşadığı diyalogun ve evliyanın kadına ilan-ı aşk edişinin anlatıldığı bölümünde, “Kadını daha iyi kandırmak için ona hep dinden, imandan bahsediyordu” ifadesi yer aldı.
‘ALLAH’ DİYEN PAPAZ

Birçok ilköğretim ve ortaöğretim kurumu, MEB’in öğrenciler için önerdiği okuma listesi arasında yer

16 Şubat 2018 Cuma

Maurizio Lazzarato'dan 'Marcel Ducamp ve İşin Reddi'


[Haber görseli]Zamanı yaşama tembelliği

Kazimir Maleviç, İnsanın Esas Gerçekliği: Tembellik’i (Çeviren: Ender Keskin, Sel Yayıncılık, 2015) kaleme alıp kişinin fiziksel olandan kurtulması gerektiğini söyleyerek bir çağrıda bulunuyor ve tembelliğin, bireyin durup etrafına bakmasını sağlayan bir hak ve fırsat olduğunu dile getiriyordu. İnsan bunun ayırdına vardığında, çalışma şevki yerine anlamlı boş zamana sahip olabilecekti.
Maleviç’e göre bu boş zaman, insanı Tanrısallığa yaklaştıran bir andı. Çalışmaya tapmak yerine, hiçlik ve ölüm olmadığı rahatça kavranabilecek tembellik, insana düşünce ve sanat üreteceği alanlar açıyor. 
Jonathan Crary ise 7/24: Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu (Çeviren: Nedim Çatlı, Metis Yayınları, 2015) adlı kitabında, üretim-tüketim dengesiyle yaratılan sahte bir gerçekliğe insanın kendisine ayıracağı zamanın dâhil edilmediğini savunuyor. “Verimlilik” ve “performans” gibi iki hayati mesele kişiyi, “zamansızlığa” (zamandan kopmaya) götürüyor. Kâr girdabına giren birey rutine teslim olurken esnek çalışma koşullarının labirentinde debelenip duruyor.
Bernd Brummer; gevşemenin de çalışma gibi bir eylem olduğunu ve kişinin hayal gücünü harekete geçirip esnek iş şartlarının doğurduğu huzursuzluk kültürünün panzehiri biçiminde algılanabileceğini belirtmişti Uykusuzluk (Çeviren: Kemal Atakay, Yapı Kredi Yayınları, 2009) adlı kitabında.
Tembellik denince akla gelen isimlerin başında yer alan Paul Lafargue’ın “tembellik hakkı” diye ortaya koyduğu şey, mutlak boşluğa değil artı değer üretme zorunluluğunu (çalışma hakkını) ortadan kaldırmaya gönderme yapıyordu. Yani bir tembellik övgüsü amaçlamamıştı; yapmak