'Sana Gül Bahçesi Vadetmedim', deliliğin, resmi tanımıyla akıl hastalığının öyküsü: Deborah kimlik kavramını yitirip içine kapanmış, zengin düşlemi ve mizah duygusuyla yarattığı kendi düşsel dünyasına sağımıştır. İki dünyanın çatışmaya başlaması, Deborah'ın akıl hastanesine 'düşme'sine neden olur. Bundan sonra hastaneleri, doktorları vb. kurumlarıyla toplumun 'kurtarma operasyonu' başlar. Greenberg'in kendi yaşamından yola çıkarak yazdığı bu kitap, 'akıl hastalarının gizleri' üzerine pek çok ipucu taşırken, toplumun yerleşik değer yargılarına çarpıcı bir eleştiri de getiriyor, böylece normal kavramını sorgulamaya götürüyor bizi.
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim Özet
İnsan psikolojisinin en uç noktalarından biri olan "şizofreni" hastalığına yakalanmış on altı yaşındaki Deborah'ın hayatını anlatan bu kitabı okurken sarsılmamak mümkün değil. Sana Gül Bahçesi Vadetmedim romanı aslında kurgu ve gerçeklik arasında sıkışıp kalmış bir roman. Çünkü yazar kendi akıl hastanesi deneyiminden ve hastalığından esinlenerek yazmış Sana Gül Bahçesi Vadetmedim'i. Hatta ilk olarak takma isimlerle yayımlanmış fakat sonra kendi ismiyle yayımlamıştır. Bir şizofreni hastasının neler yaşadıklarını okumak açısından çok farklı bir deneyim oldu benim için. Sana Gül Bahçesi Vadetmedim konusu ise şöyle;"Sana hiç bir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim... ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım."
Deborah on altı yaşında ailesinin kararıyla akıl hastanesine yatırılmış bir şizofreni hastasıdır. İlk başta anne ve babası bu kararlarında emin olamasalar da Doktor Fried onları ikna etmeyi başarmış ve Deborah hastaneye yatmıştır. Deborah yaşadığı dünyaya kendisini bağlı hissetmeyen ve akrabalık, aile gibi toplumsal kurumlara karşı kendini ait hissetmemektedir. Onun kendi düşünde yarattığı YR dünyası ve ara dünya olarak tanımladığı Koro vardır. Hatta YR dünyasında yarattığı karakterler ve dil de vardır. Deborah kendisini tamamen soyutladığı dünyaya doktoru olan Fried ile birlikte yaklaşmaya başlayacaktır.
İlk olarak çok kısa sürede intihara kalkışmış ve böylece B koğuşundan D koğuşuna yani saldırganlar koğuşuna geçmişti Deborah. Burada hastalığının en kötü evrelerini yaşamış ve sürekli tecrit denilen bir tedavi görmüştü. Tecrit odasında başının altına konulan buz torbalarından ve soğuk ıslak çarşaflardan oluşan bir tulum bulunuyor ve tecrit süresi boyunca da ayakları ve elleri bağlı bulunuyordu. Bu tedavi sonrasında hastalar bitkin düşüyorlar ve böylece kontrol altına alınabiliyorlardı. Bu koğuşta Deborah birçok kişiyle tanışmış ve hastalığını diğerlerini görünce daha yakından tanıma fırsatı bulmuştu. Doktorla yaptıkları seanslar sonucunda hastalığının nedenini üç farklı konuya bağlamışlardı. Büyükbabası, yapılan Yahudi propagandaları ve geçirdiği tümör ameliyatı. Deborah'ın ailesi soylu bir aile olduğundan büyükbabası o çok küçükken sürekli ona baskı uygulamış ve istediği kişilikte biri olmasını sağlamaya çalışmıştı. Ayrıca bu sıralarda geçirdiği tümör ameliyatı da büyük bir yıkıma uğratmıştı Deborah'ı. Öyle ki hala tümörün orada olduğunu hissediyor ve ağrıları olduğunu dile getiriyordu. Bir de yaz kampında başına gelen olaylar vardı. O dönemlerde Yahudiler sevilmediğinden Deborah herkes tarafından dışlanıyor ve bunları ailesine söyleyemiyordu. Bunlar biriktiğinde ise Deborah içine kapanmış sessiz bir kız olmuştu. Hastanede geçirdiği uzun yıllar ve doktoru Fried ile yaptığı seanslar sonucunda Deborah dünyaya olan bakış açısını değiştirmiş ve ilk defa dünyaya ait olmak istemişti. İlk defa renkleri görüyor gibiydi. Bunu doktoruyla konuşmuş ve tekrar B koğuşuna gitmişti. Bir kaç geri dönüş sonrası Deborah başka bir pansiyona geçmiş hatta dışarıdan liseyi okumaya başlamıştı. İnsanların önyargılarından çekinen Deborah bir kaç kez başladığı yere geri dönmüş D koğuşuna alınmıştı. Lise bitirme sınavlarını başarıyla geçti ve dünyaya karşı gerçek bir bağlılık hissi duydu.
D koğuşunda son tecrit odasına girdiğinde ise birden her şey çok farklı geldi Deborah'a. Yr dünyasından ve onun tanrılarından uzaklaşmış gördü kendisini ve bir seçim yapması gerektiğine karar verdi. Bu seçimini ise dünyadan yana kullandı ve nihayet tek bir dünyada olmaya karar verdi. İşte şimdi onun için her şey yeni başlıyordu...
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim Konusu
Yazar Joanne Greenberg’in büyük beğeni toplayan romanı olan Sana Gül Bahçesi Vadetmedim 16 yaşında şizofreni hastalığına yakalanan genç bir kızın hikayesini konu alıyor.Kitabın ana karakteri Deborah 16 yaşında iken şizofreni teşhisi ile hastaneye yatırılmıştır. Burada gösterdiği saldırganlık nedeni ile de özel bir bölmeye alınmıştır. Doktorlara göre hastalığının nedeni yaşadığı üç olaydan kaynaklanmaktaydı. Birincisi Büyükbabasının uyguladığı baskıcı eğitim, ikincisi geçirdiği tümör ameliyatı, diğeri ise yapılan Yahudi propagandasıydı. Bu üç olay da onun daha içe kapanık bir kız olmasına neden olmuştu.
Tedavi süresinde ağır hastaların olduğu bölümde kalan Deborah burada diğer hastaların durumunu da gözlemleme fırsatı bulur. Bu onun hayal dünyası ile gerçek dünya arasındaki farkı görmesine yardımcı olur ve zamanla gerçek dünyayı tercih ederek iyileşir
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim - Joanne Greenberg
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim - Joanne Greenberg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
kitap özeti, kitap,yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, kitap oku, bedava kitap