Sineklerin Tanrısı - William Golding
Çocuklar Çanakkale gezisi için uçağa biniyor ama uçak bi adaya düşüyor. Öğretmenler falan piyasada olmayınca bunlar ders boş diye serseriliğe vuruyolar. Geçimlerini deniz kabuğuyla sağlamaya başlıyolar. Bir tane çocuk var bana domuzcuk demeyin diyor ama herkes domuzcuk diyor. Çete kuruyolar kendi aralarında falan. Tabi bi büyük olmayınca başlarında halbuki otur efendi gibi ödevini yap öğretmenini bekle yani ne gereği var bunların.
Ejderha Dövmeli Kız - Stieg Larsson
Bi kız var. Bunun ejderha dövmesi var işte motora falan biniyor ajan gibi takılıyor ama mafyaya bulaşıyor. Mafya tabi kız falan dinlemez bunun peşine düşüyolar ama meğer onlar mafya değilmiş, miras mevzusu varmış işte bir şato var sana mı kalacak bana mı kalacak mevzu.
Suç ve Ceza - Dostoyevski
Raskolnikov diye bi eleman var bu epey fakirlik çekiyor. Kasaba manava borç takmış sokağa çıkamıyor sonra bi kadını öldürüyor bu ama kadın meğer hikmetli, okunmuş biriymiş bunun ruhu falan epey darlıyor bu çocuğu. Redingot dedikleri bişey var bir de gocuk gibi ama böyle daha çok palto gibi. Altından kıymetli valla redingot aşağı redingot yukarı sayfalarca gocuk muhabbeti var kitapta.
Küçük Prens - Antoine De Saint-Exupery
Atkılı bi eleman var bu uzayda bi göktaşının üzerinde takılıyo sağı solu süpürüyor falan. Bi yılanı var sonra bunun yılanı fil yakalayıp yutuyor ama yılan tabi ayarsız hayvan; fili sindiremeyip çatlıyor. Tilki var ama alakasız niye dolanıyor anlamadım. Gül var bi de.
Hayvan Mezarlığı - Stephen King
Bi aile var çocuklu kedili falan. Bunlar bi köye taşınıyo ama köy meğer cinli ruhlu bi köymüş. Kadın annesine mantı açmaya gittiği bi gün kediye kamyon çarpıyo sonra bahçıvanla beraber adam bunu gömüyor. Ama meğer gömdükleri yer evliya mezarıymış sen kedi bi canlan bunlara saldır. Cırmık içinde bırakıyor hepsini. Öleni gömüyolar oraya, e gömme be kardeşim işte niye rahatsız ediyosun elin cinini şeytanını. Sonra kedi çocuğu, çocuk bahçıvanı, sonra yine çocuk kadını, kadın adamı öldürüyor derken hepsi mevta oluyor epey anlamsız bi kitap.
Kolera Günlerinde Aşk - Gabriel Garcia Marquez
Ariza diye bi eleman var. İsmiyle müsemme biraz tetenek, arıza bir eleman. Bu bi kıza vuruluyo, şiir miir Ceyhun Yılmaz hesabı yürüyor kıza ama kız gidip işi iyi diye doktorla evleniyo. Sonra bu daha da hırslanıp tüm kadınlara yazmaya başlıyor kasabada dul bekar ne kadar kadın varsa günahına giriyor bir de çetele tutuyor oldu olacak skorboard yaptır led ekranlı bi tane oraya yaz böyle hoyrat bir adam. Sonra kadının doktor kocası ölünce bu yine kadına yazıyor ama gelmişler 60 yaşına az durul artık, biraz öteki dünyayı düşün değil mi ama yok bunlar gemide liman liman takılmaya başlıyolar valla güzel hayat aslında.
Da Vinci Şifresi - Dan Brown
Bi profesör var bunun arkadaşını müzede öldürüyolar. Ölen adam da kanıyla sağa sola bişeyler çiziyor murdar ediyor bir sürü tabloyu. Kutsal kaseyi arıyolar, sürekli bir kase lafı var sanırsın yeni evli çifte hediye edilen, onların da kullanmadan başkasına hediye ettiği Borcam kardeşim kase aşağı kase yukarı. Sonra öğreniyosun ki meğer kase bu ölen adamın torunuymuş. Kase falan yokmuş yani boş muhabbet valla.
Sefiller - Victor Hugo
Jan Valjean diye bir adam var tam bir Ecevitçi. Güzel bir adam. Bu işte bir hata yapıyor ekmek çalıyor. Bunu kürek mahkumu yapıyorlar bak insafsızlığa bak bu da isyan ediyor tabi 1 ekmek için yapılır mı bu diyor kaçıyor hapishaneden ama 4-5 kez yakalanıyor. Bu kaçıyor onlar yakalıyor yalama oluyor adalet sistemi. Bu işte 1 yıl ceza aldım derken kaçarak yakalanarak 19 yıl ceza almayı başarıyor. Gardiyanlar falan tebrik ediyor "birader biz senin kadar salağını görmedik" diye. En son bu sağlam bi kaçıyor, kuyumcu açıyor iyi para kazanıyor böyle düğün derken mevsimi zaten. Sonra bi savcı bundan kıllanıyor nasıl para yaptı diye merak ediyor savcı maaşı tabi kötü o zamanlar; gözü götürmüyor adamın kazandığı helal parayı. Derken işte Jan Valjean yerine yanlışlıkla başkasını hapse atıyolar bu da Ecevitçi olduğu için gidip teslim oluyor "ben suçluyum o suçsuz bırakın" falan diyo. Fransa tabi karışık o aralar, karşıt görüşlü gruplar sopalarla falan giriyor birbirine. Jan Valjean bi kaç kişinin hayatını kurtarıyor derken bu aksiyon işlerini bırakayım diyor yaşlandım zaten diyor. Kızının da mürvetini gördükten sonra ölüyor huzur içinde.
Grinin Elli Tonu - E. L. James
Bi kadın bi erkek var. Erkek biraz sıkıntılı bi tip. Seksomanyak hafiften. Yok kırbaçtı, göz bağıydı falan bunlar garip garip şeyler deniyolar. Filmi var bunun haybeye okumayın.
Yüzüklerin Efendisi - J. R. R. Tolkien
Takınca görünmez olduğun bi yüzük var bunu gidip ayağı kıllı, kısa boylu çocuklara veriyolar lavlara atsınlar da erisin diye. E kısa boylu bunlar valla oraya uğra çay iç burada konakla, şurda örümcek var derken 3 kitap bunlar yürüyor aga halbuki bi vasıta falan olsa ama yok tabi o dönem ne arasın metrobüs falan.
Nietzsche Ağladığında - Irvin D. Yalom
Nietzsche'nin başı ağrıyor tabi her gün fosur fosur pipo içiyor bu tabi kafan gözün ağrır. Bir de doktor var bu doktor Nietzsche'yi iyi ediyor kafasını falan böyle berber gibi ovuyor kolonyayla. Bir de kadın var arada mektup falan yazıyor da onu tam anlamadım.
Oliver Twist - Charles Dickens
Oliver yetimhanede büyüyen enerjik bir çocuk. Her enerjik çocuk gibi salak aynı zamanda. Bu yetimhaneden kaçıp hırsız çetesine katılıyor. Ama ne zaman hırsızlık yapsa çuvallıyor bu. Salak ama kötülük yapmaya da yeteneği yok neyse bunu en son hırsızlık yaparken kıçından vuruyor güvenlik görevlisi. Sonra bakıyolar ki Oliver meğer çok zengin bir ailenin çocuğuymuş oh bu da keriz mirasına kaldım diye seviniyor gül gibi yaşıyor.
Kumral Ada Mavi Tuna - Buket Uzuner
Ada diye bi kız var böyle güzeller güzeli ama epey fettan bi kız. Bu kız Aras ve Tuna diye iki kardeşin aklını çeliyo. Aras da biraz dengesiz bi tip bu durduk yere gaza gelip Akıllı Tv videolarındaki gibi denize atlıyo ama kayalara çarpıp kafayı yarıp ölüyo. Tuna da içten içe seviniyo "oo kız bana kaldı" diye ama yüz vermiyor kız buna.
Tutunamayanlar - Oğuz Atay
Turgut diye bir adam var bunun arkadaşı intihar ediyor. Bu da sağda solda dolanıyor işi gücü boşluyor. En son Olric diye bi adamla trene biniyor nereye gittikleri de belli değil. Arabayı da dağda bi yerde bırakıyor hadi hanımı çocuğu terk ettin bari arabayı bırak da faydalansınlar tam bir mal mülk düşmanı bu adam. Bi ara bi sofra kuruyolar valla insan acıkıyor orayı okurken en sevdiğim bölüm orasıydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
kitap özeti, kitap,yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, kitap oku, bedava kitap