(Yakmadan, ruhunu hissettirerek)
Raif Efendi, dışarıdan bakıldığında dünyanın en sıradan, en silik, en “hiç” insanıdır. Ankara’da bir çeviri bürosunda çalışan, eve gidip gelen, kimseye sesini yükseltmeyen, kimseden bir şey beklemeyen, içine kapanık bir memurdur. İş arkadaşları ona “tutunamayan” gözüyle bakar, alay eder, acırlar. Ama Raif’in içinde kimse tarafından bilinmeyen kocaman bir hayat, kocaman bir aşk ve kocaman bir yara vardır.Gençliğinde babasının isteğiyle Berlin’e sabunculuk öğrenimi için gönderilir.



.jpg)



